Önceki bölüm kısa olduğu için bu bölümü de yayımlamaya karar verdim. Umarım hoşunuza gider. Yorum yapmayı ve yıldıza tıklamayı unutmayın lütfen. Karantina günlerinde bu mutluluğa ihtiyacım var:) Sevgiler.
Multide Sarp var. Ne düşünüyorsunuz Sarp hakkında? Bu bölümü o anlatıyor. Sarp hakkında yorumları alalım:)
SARP
İnanamıyordum. Öğlen Yiğit' in aramasıyla apar topar Antalya' ya gelmiştim ve aylardır yakalamak için uğraştığımız ibnenin genç bir kız olduğunu öğrenmiştim. Bu işte bir yanlışlık vardı. Kesin bir yanlışlık olmalıydı. Bana milyon dolar kaybettiren küçücük bir kız olamazdı herhalde. O Nihat Zeybek denen eziğin bile Simurg olma şansı daha yüksek gözüküyordu gözüme. Şimdi otel odasında oturduğum sandalyede Yiğit' in İstanbul' dan bilgi almasını beklerken, kızın çalıştığı kafeye gitmemizi, kafenin duvarındaki kocaman Simurg resmini, kızla tanışmamı, konuştuklarımızı tek tek gözden geçirip bir delil bulmaya çalışıyordum. Ama yoktu. O kızda Simurg tipi yoktu.
Düşüncelerimden beni çıkaran hızla içeri giren Yiğit oldu:
" Saat biraz geç olunca bilgi almak zor oldu Sarp Bey ama kısa sürede genel bir bilgi geldi. Ayrıntıları sonra alacağız." Dedi.
Karşıma oturdu ve telefonundan okuduğu bilgileri aktarmaya başladı:
"Şimdi Sarp Bey, kızın adı Elvan Keskin. 24 yaşında. Doğum Antalya. Antalya Lisesi mezunu. Üniversiteye gitmemiş. Annesi ve babasını 4 yıl önce kaybetmiş. Kardeşi yok. Liseden sonra birkaç işte çalışmış. Kasiyerlik, garsonluk gibi."
Hiçbir şey bulamamış şaşkın gözlerini bana çevirdiğinde dirseklerimi dizlerime dayayarak eğildim ve gözlerinin içine baktım:
" Yiğit, sen bu kızın Simurg olduğuna inanıyor musun? Kız 24 yaşında, lise mezunu, kafede çalışıyor yani... Bu kız mı Sebo' nun korktuğu o "deep web" midir nedir onun en iyilerinden? Bu kız mı yani?"
" Abi ne diyeyim? Ben de pek inanamadım ama Nihat denen dallamanın dedikleri de ortada. Kızın evine bir kere girmiş, kızın evi elektronik cennetiymiş. 2 bilgisayar, 1 laptop, 1 tablet varmış kızın evinde. 2 tane cep telefonu kullanıyormuş. Nihat' in serviste tamir edilemeyen bilgisayarını bir günde tamir etmiş. Yani bütün bunlar göz ardı edilemez. Bir de tabi kafenin duvarındaki Simurg var abi. Çok tesadüf olmaz mı bu kadarı?"
Haklılık payını görsem de yine de o gülen gözlerde karanlık bir dünya bulamıyordum. Hala bu işte bir yanlışlık olma olasılığı daha yüksek görünüyordu. Kafamı ellerimin arasına aldım. Bir süre düşünmem gerekiyordu.
" Neyse, sabaha çok bir zaman kalmadı. Yarın sabah benim toplantılarım var. Mecburen internetten yapacağım. Siz kız hakkında bilgi topla, sor soruştur. Beyrut' u da gönder kızın peşinde dolaşsın bakalım günlük hayatta neler yapıyor bu kız."
***
Antalya' nın sıcağı İstanbul' a alışık bünyemi derinden sarsıyordu. Bütün gün otel odasında görüşmelerle geçmişti. Yiğit ve Beyrut sabah erkenden evden çıkmışlardı. Balkonun kapısını açıp içerideki klima havasını değiştirmek isterken, Yiğit ve Beyrut' un geldiğini gördüm. Odaya girdiklerinde selamlaşma faslına ihtiyaç duymadan konuya girdi Yiğit:
" Abi bayağı bir mahalleyi gezdim. Çaktırmadan bir iki kişiye sorular sordum. Bu kızı buralarda herkes tanıyor, biraz ileride yeni yapılan apartmanların arasında müstakil bir ev var. Ailesinin eviymiş, orada büyümüş. Annesi ve babası öğretmenmiş. Öldüklerini biliyoruz zaten. Evleri hala kızın üzerindeymiş ama o Nihat dallamasının üstünde yaşıyormuş, ailesi öldükten sonra eve girememiş. İki tane çocukluk arkadaşı varmış. Biri kız biri erkek. İsimlerini yazdım lazım olursa diye. Betül ve Kemal. Kafede çalışıyor zaten biliyoruz. Başka bir iş yapmıyormuş."
" Çok sıradan..." Düşüncelerimi toparlamaya çalışırken bir yandan da hala hata yapıp yapmadığımızı düşünüyordum.
" Bu kadar iyi kamufle olmuş olabilir mi?"
" Sarp Bey, Sebo' nun dediğini hatılarsanız bu insanlar günlük hayatta çok dikkat çekmeyen, ailesi, işi olan insanlar demişti."
Kafamı kaldırdım. Beyrut kendisine söz vermemizi bekliyordu.
" Sen ne buldun?"
" Sarp Bey, sabah erken evin oraya erketeye yattım. Saat 9 gibi bir kız geldi. Sonra 9 buçuk gibi bir de oğlan geldi. Yarım saat kadar içeride kaldıktan sonra on gibi üçü birlikte çıktılar. Dün gittiğimiz kafeye gittiler. Ben de gittim. Bir kahve aldım oturdum. Birlikte geldiği kızla oğlan karşımda bir masaya oturdular. Bizim kız da onların yanına geldi gitti. Oğlan sinirliydi bayağı. Neden olduğunu anlamadım. Kızların ikisi bayağı uğraştılar ama yatıştırdılar çocuğu. Sonra kızla oğlan gitti. Kafenin sahibi adam, dün bize oteli tarif eden, o adam kıza kesik sanırım. Kız içerideyken bir gözü hep kızın üzerindeydi."
" Kızın aşk hayatını bırak Beyrut! Garip bir şey gördün mü onu söyle! Cici kız profiline uymayan bir şey varsa onu söyle!" diye çıkıştım.
" Yok Sarp Bey! Değişik bir şey olmadı. Birkaç saat çalıştı, sonra kafeden çıktı. Bu yolda bayağı bir uzun süre yürüdü. Sonra biraz çimlerde oturdu, kitap okudu. Sonra markete gitti, evine döndü. Garip hiçbir şey olmadı. Sıradan."
" Tamam burada daha fazla zaman kaybedemem. İstanbul' da işler bekliyor. Hiç emin değilim ama daha fazla uzamasın Yiğit, kızı bu gece sessizce alalım. Şu bize verdikleri zırhlı minibüsle İstanbul' a götürelim. Şoförü salla sadece minibüsü al gel. Beyrut'la dönüşümlü sürersiniz."
" Tamam Sarp Bey. Hemen hallediyorum."
Saat gece yarısına yaklaşırken otelden çıkış yapıp minibüs ile evin arka sokağına gelmiştik. Yaz olduğu için hala dışarısı insan kaynıyordu ama neyse ki apartmanın girişi tenha bir yerdeydi. Biraz daha bekleyip emin olduktan sonra girecektik. Kızın evinde ışık yanıyordu. Hala ayaktaydı. Yiğit ile giriş için uygun bir zaman bulduğumuzu düşündüğümüz sırada, apartmana bir adam geldi. Mecburen beklemeye karar verdik.
Yiğit, deniz tarafına giderek, evi daha iyi görebileceği bir açıda, bankta oturup bana telefondan bilgi veriyordu.
" Sarp Bey, kızın erkek arkadaşı herhalde. Balkonda konuşuyorlar. Eleman sigara içiyor. Kıza elini uzattı ama kız geri çekildi. Adam burada kalırsa bugün alamayız kızı abi."
" Tamam Yiğit, biraz daha bekle, sonrasına bakarız."
Bir saat kadar sonra saat gece yarısını geçtikten ve insanlar sokaklardan çekildikten sonra vazgeçmek üzereydik ki, dallama hışımla apartmandan çıktı. Onun çıkmasından sonra geri gelme ihtimaline karşı yarım saat beklemeye karar verdik. Kızı alırken kimseye görünmek ya da kimseyi yaralamak zorunda kalmak istemiyorduk.
Yarım saat sonra saat biri biraz geçe, evin ışığı hala sönmemişken, apartmana girdik ve sessizce en üst kata çıktık. Kapıyı sakince tıklattı Yiğit. Kız kapıyı açmadı. Bekledik. Bekledik. Bekledik. Ve kız kapıyı açmadı. İçeriden tıkırtılar gelmeye başlayınca kızın bir şeyler karıştırdığını anlayarak kapıyı kendimiz açmaya karar verdik. Sanırım bu iş istediğimiz kadar sessiz sonuçlanmayacaktı. Beyrut kaba ellerinden beklenmeyecek bir nezaketle kapının kilidini açıp geçmemiz için bize yol verdiğinde Yiğit önde ben arkada, Beyrut da en arkada içeri girip sessizce kapıyı kapattık. Oturma odasına doğru ilerlerken arkada bir hareketlilik olunca hepimiz arkaya göndük ve arka odadan kapıya ulaşmaya çalışan kızı gördük. Zaten küçük bir alan olduğu için Beyrut kızın önüne doğru atılına kızın narin bedeni Beyrut' un duvar gibi bedenine çarpınca kapının önüne serildi ve burnunu çarpmış olacak ki burnundan ince bir kan sızmaya başladı. Tam da o anda aradığımız kişinin bu kız olduğuna ikna oldum.
*
15.04.2020
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Simurg [TAMAMLANDI]
Romance"Kendi odanda mı yatacaksın, benimle mi?" diye sordu. "Neden sordun ki? Hep seninle yatıyorum zaten." "Öyle de... Şimdi içki içtik ya, tedirgin olmanı istemem." dedi. Kalbimden daha ne kadar taşabilirdi. Başlama tarihi 10.04.2020 Bitiş tarihi 16.07...