Bölüm 44

12.6K 668 254
                                    

Merhaba herkese. Kısa tatil sonrası İstanbul'a döndüler. Bakalım şimdi neler olacak?

Bölümü beğenirseniz yıldıza basmayı ve yorum yapmayı unutmayın.

Aşkla kalın.💜

ELVAN

Antalya'dan ve tabi ki Betül ve Kemal'den ayrılmak ne kadar zor olsa da, yanımda Sarp olduğu için, İstanbul'a dönmek de sevindirmişti beni. Burada da bir ailem, özlediğim insanlar vardı. Havaalanından çıkıp taksiye doğru giderken, son birkaç gündür Antalya'da maruz kaldığımız sıcak havadan çok farklı bir hava ile karşılaştık. Bayağı soğuktu İstanbul. Ve yanımdaki bu muhteşem adam, yine aklımı okumuş ve bana sarılarak, "üşüdün sen, hemen taksiye binelim." Demişti. İçimde oluşturduğu yangının dışarıdan görülememesi ne garipti.

Kimseye haber vermemiştik döneceğimiz zamanı. Çoğunlukla, akşam döneceğimiz için kimse gelip alsın istemediğimizdendi. Çünkü Yiğit'e ya da Simge'ye söylesek kesin almaya geleceklerdi. Taksiye bindik ve eve doğru yola çıktık. İstanbul trafiği yine harikaydı. Akşam yemeği saati olmasına rağmen, kimse yemek yemiyordu sanki. Bir saat kadar bir süre trafikte kaldıktan sonra, eve vardık. Koşarak içeri girdik ve asansöre yöneldik. 

"Acıktın mı?" Diye sordu Sarp. Kahvaltıyı geç yapmıştık ama sonrasında yüzdüğümüz için acıkmıştım çok.

"Evet, çok acıktım." Diye cevap verdim.

"Eşyaları bırakalım, istersen eve söyleriz istersen dışarıda yer geliriz."

"Eve söyleyelim, NBA maçlarının tekrarları var bugün. Binge yaparız. (Binge=bir dizinin bir çok bölümünü arka arkaya saatlerce izlemek.)

Gözleri parladı. "Seni hakedecek ne yaptım acaba ben?" Dedi.

Yüzümü buruşturdum. "Ben de sık sık aynı şeyi senin için düşünüyorum, biliyor musun, çok garip." Dedim.

Gülüşerek asansörden çıktık. Eve girdiğimizde ilk yapmak istediğim şey duş almaktı.

"Duş almak istiyorum hemen." Diyerek bavuluma yapıştım.

Sarp gülerek elime uzandı. "Bırak ben çıkartırım." Dedi. Çıkartsın tabi, o kasları boşuna taşımıyor sonuçta. Hayatı boyunca herşeyi kendi yapmış ve hiç kimseden yardım beklentisi olmamış bir kız olarak bile buna alışabilirdim. İkiletmeden bıraktım bavulu. Arkalı önlü yukarı çıktık. Kendi odama yönelirken bavulu almak için döndüğümde, Sarp bir şey söyleyecek gibi görünüyordu. 

"Söyle?" Dedim.

Biraz tereddüt etti ama söylemeye karar verdi.

"Benim odamda mı kalsan artık?" Derken olabildiğince çok da önemli değilmiş gibi soruyordu.

"Ben..." Dedim. Düşünmediğim yerden gelmişti soru. Sanki biraz tartmam lazımdı.

"Yani istemezsen çok önemli değil. Antalya'da son bir kaç gün alıştık diye dedim. Rahat edemezsen sorun değil benim için." Dedi. Söyledikleri hoşuma gitmişti. Samimiydi.

"Şöyle yapalım, ben yine eşyalarımı kendi odama koyayım ama belki gece yanına gelirim. Ama belki." Dedim gülerek.

"Tamam." Diye onayladı. Kızmamıştı ya da bozulmamıştı. Gülümsemesinden belliydi. İçim rahatladı. Bavulumu uzatıp, yanağıma kocaman bir öpücük bırakıp odasına geçti. Kapıyı kapattı, sanırım o da duş alacaktı benim gibi.

Duş alıp giyindikten sonra evin içi çok sıcak olduğu için saçlarımı kurutmadan odadan çıkmaya karar verdim. Sarp da aynı anda odasından çıkmıştı. Bu benzerlikler beni güldürüyordu. Onunla hayat olması gerektiği gibiydi. Zorlama ya da fazla değil, tam olması gerektiği gibi...

Simurg [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin