Bölüm 77

10K 555 152
                                    

Merhaba sevgili okurlarım. Final öncesi son bölüm. Yarın final için hazırsınızdır umarım. Elvan bu bölüm çok uzaklarda, Amerika'da. Bakalım ayrı geçen zamanlarda neler olmuş?😉

Son bölümler... Beğenin, yorum yapın. Sonra üzülürsünüz bak.😂😂

Aşkla kalın.💜

ELVAN

Kadehimi bana gülümsemekte olan adamla tokuşturdum. Kocaman bir gülümseme ile karşılık verdim.

Arizona'dan New York'a iki gün önce gelmiştim. Projeyi teslim ettikten sonra eşyalarımı toplamış ve Amerika'daki son bir kaç günümü Manhattan' da geçirmeye karar vermiştim. Bu sırada da son kontrolleri yapacaktık ve sonra Türkiye'ye dönecektim.

Biraz çakırkeyif olmuştum bu akşam. Kutlama dediğin de böyle olurdu. İki aylık yoğun bir çalışmanın sonunda, projeyi bitirmiş olmanın verdiği rahatlama ile veda yemeğinde normalde içtiğimden biraz fazla içmiştim. 

Sarp'la günlerdir konuşmamıştık. Projeyi teslim ettiğimi dahi bilmiyordu.

Sandalyemden kalktım. Biraz hava almaya ihtiyacım vardı. Ben kalkınca yanımda oturmakta olan Steven da kalktı. Sandalyesini çekerek bana yol açarken

"Do you need help?" diye sordu. (Yardıma ihtiyacın var mı?)

Gülümsedim ve kafamı hayır anlamında sallarken.

"No, I'm okey." dedim. (Hayır,iyiyim.)

New York hala soğuktu. Bahar buraya geç geliyordu. Tam dönüp sandalyeye bıraktığım şalımı alacaktım ki Steven benden önce davrandı ve şalımı kollarıma bıraktı. Gülümseyerek teşekkür ettim.

Şalımın kenarlarından tutarak kollarımı göğsünün altında birleştirdim. Kapıdan çıkmak için uzandığımda girmekte olan bir çift kapıyı açtı ve bana yol verdi. Teşekkür ederek dışarı çıktım.

Telefonun elimdeydi. Kollarımın bağını çözdüm ve telefonumdan saate baktım. New Yorkta saat gece yarısını biraz geçmişti. Demek ki Türkiye'de saat sabah sekiz civarıydı.

Sarp'ın numarasını çevirdim. Artık ona değişen bazı şeylerden bahsetmenin zamanı gelmişti...

Telefon çaldı, çaldı,çaldı. Ama açılmadı. Bir an önce konuşmak istiyordum ama telefonu açmıyor oluşu şevkimi kırıyordu.

Kapattım. Belki de duştaydı.

Kollarımı tekrar göğsümün altında birleştirdim. Kafamı yukarıya kaldırdım. Bulunduğum yer klasik bir New York barıydı. Yüksek kiremit binaların arasında küçük bir mekan. Giren, çıkan, keyifli insanların olduğu çok güzel bir mekan. Derin bir nefes çektim. New York' un soğuğu insana iyi gelmiyordu. Hele de benim gibi Antalya vücutlu birine.

Telefonumun çalmaya başlamasıyla ellerimi çözdüm ve kafamı indirdim. Ekrana bakmadan Sarp'ın aradığını biliyordum ama yine de baktım. İsmini ekranda görünce yüreğim ritmi dışında tekledi. Soğukta bile ellerimi terketmeyi başarmıştı. Sakince telefonu açtım. Son bir kaç gündür konuşmamış olmanın verdiği kalp ağrısı nefesimi kesiyordu.

"Sarp."

"Elvan... Sevgilim." 

Hasretle sevgilim deyişini bile özlemiştim. Gözlerim doldu. Yutkundum.

"Arayamadım seni bir kaç gündür, sen de aradın, dönemedim."

"Hiç önemli değil bebeğim, ağlıyor musun?"

"Seni çok özledim..." derken nefesim yine kesildi. Özlem boğucu bir duyguydu.

"Ağlama ne olur, yakında kavuşuyoruz..." dedi. 

Simurg [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin