Bölüm 48

11.8K 637 192
                                    

Merhabalar. Bu sabah 5k okunmaya ulaştık sayenizde. Biliyorum diğer kitaplara bakınca az görünüyor ama 2 ay bile olmadı başlayalı. Bence güzel bir başarı. Teşekkür ederim okuyan herkese.

Bölümü beğenirseniz yıldıza basmayı ve yorum yapmayı unutmayın.

Aşkla kalın.💜

SARP

Ağustosun son haftası. Yılın en sevmediğim dönemine girmiştik. Bu hafta annem ve babam yaza veda balosu için geleceklerdi. Ve maalesef annem yine düşünceleri ile beni bunaltmaya adadığı iki ay burada kalıp, balonun iliğini kemiğini kurutana kadar dedikodusunu yapacak, arkadaşlarını evine davet edip, onlara baloda ne kadar muhteşem göründüğünü manipüle ederek söyletecek ve sonucunda da mütevazi bir tavırla, "ahh abartıyorsunuz, siz de çok güzeldiniz." Gibi kimsenin inanmadığı laflar edecekti. Bu iki ay yıldan silinse ve onlar yine kayak, moda haftası, sanat etkinlikleri falan derken, yurt dışında geçirselerdi seneyi. İnsanın ailesinin varlığından rahatsız olması çok yaralıyıcıydı. İçten içe kendime böyle hissettiğim için içerliyordum ama duygularımı kabul edeli çok zaman olmuştu. Neyse ki Simge vardı. Benim küçük destekçim..

Şimdi bir de kapısının pervazına dayanıp beni fark etmesini beklediğim bu muhteşem güzellik vardı hayatımda. İki gün önce beni başka odaya geçmeye ikna etmişti. Ben yanımdan bir an bile ayrılmasını istemezken, bunun hiç profesyonel olmadığını ve şirkette imajının yanlış oluştuğunu söylemiş, beni ikna etmişti. Söyledikleri mantıklıydı ama başka birisi söylese kararımdan döndüremezdi. Sözlerinden çok gözlerine ikna olmuştum. Ama bunu ona söyleyip, sahip olduğu bu gücün farkına varmasını sağlamayacaktım.

"Sarp?"

"Sonunda farkedildim." Diyerek dayandığım yerden omzunu çektim ve yanına gittim.

"O kadar dalmışsın ki işe, beni fark etmedin." Diyerek saçlarından öptüm.

"Kafama takılan bir şey var, onu düşünüyordum." Dedi.

"Hayırdır?" Diyerek endişemi gösterdim.

Gülerek cavep verdi. "Yok aslında önemli bir şey değil, yazılımla ilgili." Diyerek ekranda bir noktayı işaret etti. "Burada hata veriyor, onu düşünüyorum." Dedi.

"Valla yavrum, orası sana yardımcı olabileceğim bir yer değil, kusura bakma. Ama yak dersen bilgisayarı yakarım." Diyerek masaya dayandım.

Kıkırdayarak konuştu. "Yaa Sarp, dalga geçme."

Kapıda tıkırtı olunca omzumun üzerinden döndüm. Sebo gelmişti. Başıyla selam verdi. Masasına geçti oturdu.

Birden Elvan elimi tutunca heyecanlandım. Hayatımda bana dokunduğunda beni heyecanlandırabilen tek kadındı. Dikkatimi hemen ona verdim,

"Yeni odamda kahve ısmarlayayım mı sana?" Dedi.

"Ismarla bakalım." Diyerek yaslandığım masadan dolaşıp koltuğa oturdum.

Yiğit ve Simge, Elvan'ın yeni odasını görmeye gelmişti.

"Ooo, hemen yerleşmişsiniz, adamı attınız tabi odasından." Diyerek girdi Yiğit.

Simge, Yiğit'in yorumuna ters bakınca, Yiğit hemen ağzını kapattı. Simge, Yiğit'e iyi gelmişti. Hatta bana daha iyi gelmişti çünkü Yiğit'in gevşek ağzının kontrolünü artık yapmak zorunda değildim. Simge bu yükü üzerinden memnuniyetle almıştı.

İlişkilerini ilk öğrendiğimde çok kızmıştım. İlişkileri olduğu için değil ama. Bana bunu söylemedikleri için kızmıştım. Yoksa bir insan kız kardeşini, Yiğit gibi, temiz bir adama emanet etmekten gurur duyardı. Nedenlerini açıkladıklarında, kızgınlığım uzun sürmemişti. Tek yapmam gereken, aynı durumda ben olsam ve Elvan söz konusu olsa nasıl davranacağımı düşünmek olmuştu. Büyük olasılıkla ben de Elvan'a duygularından emin olması için süre verirdim. Hatta Yiğit, Simge'ye bu süreyi vermeyip, onun isteğini göz ardı etse, çok kızardım. O yüzden de bu kırgınlığı uzatmadım. Şimdi onların bu aşk böceği hallerine alışmaya çalışırken, aslında, yıllardır görmediğim şeyi görüyordum. Birbirlerini mükemmel tamamlıyorlardı. Bir yapbozun tam ortasındaki iki kayıp parça gibiydiler. İkisini birleştirip yerleştirince yapboz tamamlanıyordu.

Simurg [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin