Bölüm 35

13.7K 708 161
                                    

Merhabalar. Taze taze bölüm getirdim size. Bu bölümde çok olay var, ben size şimdiden söyleyeyim. Yıldıza hemen tıklayabilirsiniz 😄 Dahası yorum bile yapabilirsiniz yani o kadar aksiyon.

Aşkla kalın. 💜

ELVAN

Sırtım kapıya dönük olsa da, Sarp' ın kapıdan girdiğini duyabiliyordum. Elimde tutmakta olduğum kağıdı usulca katladım va cebime koydum. Yutkundum. Az önce okuduğum cümleleri sindirmek için bir kaç kere daha yutkunmam gerekirdi.

"Ne oldu?" Diye sordu Sarp. Bugün bu sesine geçirdiği duygusuz ton, şu anki durumda çok canımı yakmıştı. Oysa şefkat ve ilgi beklemeye hakkım yoktu. Ona doğru dönerek aynı soğuk ses tonuyla cevap vermeye çalıştım.

"Hiç... Hiçbir şey yok."

Saatler kadar uzun gelen bir kaç saniye göz göze baktık. Sonra birden gözlerini çekerek, yine aynı ilgisiz tonda konuşarak merdivenlere yöneldi.

"İyi, ben duş alıp çıkacağım." Dediğinde "bir dakika bekler misin?" Dedim. İki basamak çıkmıştı ama durup olduğu yerde döndü.

"Ben.." Dedim. Nasıl konuşacağımı bilemiyordum.

"Kendi evinde benim yüzümden rahatsız hissetmeni istemem. Misafir olduğum için kibarlıktan bir şey diyemezsin belki sen ama ben sorayım, otele gitmemi ister misin? Otelde kalabilirim." Dedim bir çırpıda. Sonra aşağı indirdiğim gözlerimi kaldırıp ona baktım. Düşündüğünü görmek kalbimi kırdı. Oysa nedense hemen hayır der diye düşünmüştüm. Düşündü.

"Gerek yok, kendimi rahatsız hissetmiyorum. Ama sen rahatsız hissedeceksen bir çözüm buluruz." Dedi. Şimdi sıra bendeydi. Her ne kadar kalmak istesem de gitmemin daha doğru olacağını biliyordum. Ama gidersem herşeyin biteceğini de biliyordum. Keşke anlatabilseydim kendimi, keşke böyle kazma gibi durana kadar "ben de senin sevgilin olmak istiyorum ama çok korkuyorum." Diyebilseydim. Bu bir film olsaydı, esas kız bu sahnede böyle derdi ve herşey düzelirdi. Ama maalesef bu film değildi. Ben de esas kız olamayacak kadar odundum.

"Senin için sakıncası yoksa kalırım. İki haftaya işim biter zaten. Dönerim Antalya'ya." Dedim. Der demez de kendi içime yıkıldım.

Acı bir gülümseme yerleşti yüzüne. Bugün bunu ikinci kez görüyordum.

"Güzel." Dedi ve durmakta olduğu merdivenleri bir çırpıda tırmandı.

Koltuğa çöküp, ne olduğunu bile görmesem de, televizyon ekranına öylece baktım belki bir saat. Ayak seslerini duyduğumda kendime geldim ve yerimden kalkarken kafamı ona çevirdim.

Üzerinde siyah kot pantolon ve beyaz, kolları yarıya kadar kıvrılmış gömlek vardı. Çok yakışıklıydı. Mis gibi bir parfüm kokusu geldi burnuma. Normalde korktuğundan farklı bir parfümdü bu. Gözlerimi kapatıp içime çekmemek için zor tuttum kendimi.

"Çıkıyorum ben. Gece gelmem belki, endişe etme." Dediğinde aslında endişe etmeme neden olmuştu.

"N-neden gelmeyeceksin ki?" Dedim ama sesim çok titrediği için pişman oldum. Keşke sadece başımı sallasaydım.

Güldü. Cevap vermeyecekti. Kapıya yöneldi ve bir daha bana bakmadan çıkıp gitti.

Bu kaçıncı yıkılışımdı bugün. Bir gün için fazla değil miydi? Kafamda canlanmasını istemediğim ne kadar senaryo varsa şimdi kafama üşüşüyordu. Kiminle çıkmıştı acaba? Ya da gece nerede kalacaktı? Pelinle mi buluşacaktı...

Kafama üşüşen düşüncelerden kurtulamayacağımı anladığımda yenilgiyi kabul ettim. Dikilmekte olduğum yerde hiç kımıldayamadan, ellerimle yüzümü kapatarak,hıçkırıklarımın evin içinde yankılanmasını aldırmadan ağladım, ağladım, ağladım. Ağlamak normalde rahatlık verirdi ama bu sefer vermedi. Ağladıkça daha çok ağlamak geldi içimden.

Simurg [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin