Merhaba herkese. Bizim buralarda ortalık biraz karışık. Elvan' la Sarp biraz limoniler. Bakalım Elvan korkularını yenip duygularını belli edebilecek mi?
Bölümü beğenirseniz yıldıza basmayı ve yorum yapmayı unutmayın. İyi ki varsınız.
Aşkla kalın. 💜
SARP
"Ara bakayım."
"Abi lütfen, bak bana söz verdin, bir daha güvenmem sana söylersen dedi Elvan, lütfen belli etme."
"Tamam lan, belli etmeyeceğim bir şey. İlaçlar geldi mi diye ara sor."
Yiğit telefonun arama tuşuna basıp kulağıma götürdü. Bekledik.
"Açmıyor Sarp bey, ama yatmadan seni arayacağım dedi. Bekleyelim aramazsa ben gider bakarım." Dedi.
Tarık olayının dejavusu gibiydi. Yersiz telaş yaptığıma kendimi ikna etmeye çalışsam da elimde değildi. Yine de "tamam" dedim Yiğit'e. Elvan konusunda ona kendim kadar güvenirdim. En az benim kadar o da seviyordu Elvan'ı. Başka şekillerde seviyorduk ama sevgi aynıydı.
Dün gece hiç görmediğim bir Elvan göstermişti bana. Her şey o kadar bozulmuştu ki bir günde, nasıl düzelteceğimi bilmiyordum. Onunla ilgili dün verdiğim kararı, tabi ki kendimi inandırmaya çalışırken bile, uygulayamayacağımı biliyordum. O kadar derindi ki duygularım, ne kadar gururum kırılmış olsa da, onu bırakmayacaktım. Dün akşam yemekte, bir kaç kadeh içtikten sonra, Simge çıkıp gelmişti. Bana sıkı sıkı sarılmış, her şeyin yoluna gireceğini söylemişti. Gerçi herşeyin yolundan çıkmasına neden, yine onun parfümü olmuştu ama bunu ona söyleyerek onu üzmeyecektim.
Hışımla odasına gittiğinde arkadan gitmemiştim ama şimdi pişmandım. Kim bilir sarhoş kafa nereye yatmıştı da üşütmüştü. Aklım ondaydı.
Yiğit'e bir daha aramasını söyleyecektim ki Yiğit'in telefonu çaldı.
Ekranı gösterdi. Elvan
"Geldi mi ilaçlar? Elvan... Hah, ses gelmedi bir an, geldi mi ilaçlar?"
Bir süre dinledi. "Tamam, uyanınca nasıl olduğunu haber vermek için arıyorsun, tamam mı?"
Vedalaşıp kapattı. "İyiymiş abi, tost yapmış, çay içmiş. İlaçları da içmiş. "Yatıyorum merak etme" dedi.
İçim rahatlamadı. Bugün eve erken gitmeliydim.
"Yiğit... Beyrut'u ara, gelsin." Dedim.
"Sezgin Yavuz?"
Kafamı olumlu anlamda salladım. Bu Sezgin Yavuz, dostken dost, düşmanken düşman bir tipti. Boşa tehdit savunacağını sanmıyordum. Elvan'ı fazla serbest bırakmıştım. Tarık olayı da zaten bu yüzden olmuştu. Beyrut'u Elvan'ın yanına vermek iyi olurdu.
Yiğit, telefonu kapatıp, "Geliyor abi yarım saate." Dedikten sonra her ne kadar aklım Elvan'da olsa da çalışmaya devam ettim.
Merve arayıp Beyrut'un geldiğini haber verince, hemen içeri almasını söyledim.
Beyrut' la tanışmamız çok ilginç olmuştu. 24 yaşındaydım o zaman. Şirketin başına yeni geçmiştim. Kendimi çok önemli biri sanıyordum. Gençlik işte. Şirkette çalışıp yorulduktan sonra hızlıca spora gidiyordum, o zamanlar kas yapma hevesim had safhadaydı. İki saat deli gibi spor yapıp, kulüplere akıyordum arkadaşlarımla. Olabildiğine sığ, olabildiğine saçma... Tek derdimiz kadınlardı. Günlük ilişkiler, skorlar... İçkiyi fazla kaçırdığım bir gün, benimle konuşan bir kızın, sonradan mekana gelen sevgilisi ile aramda tartışma oldu. Aslında hesap sorulması gereken ben değildim, sonuçta kız benim yanıma gelmişti ve sevgilisi olduğunu bilemezdim. Ama olay büyüyüp biz mekanın dışına çıkınca, sevgili ve arkadaşları bana saldırırken, o can ciğer olduğum arkadaşlarımın hiçbirinin yanımda olmadığını gördüm. Eleman bıçak çekmişti. O sırada Beyrut geldi. Mekanda kapı korumasıydı. Elemanın elinden bıçağı alırken, üç parmağını kırmıştı. İşten kovuldu bu olay yüzünden. Hatırlı müşteriymiş eleman. Sabaha kadar sahilde, kayalıklarda bira içmiştik Beyrut'la. Pek konuşmamıştı, zaten sonradan anlamıştım konuşmayı sevmediğini. İyi dinleyiciydi. Delikanlı adamdı. Gözümü kapatıp canımı emanet ederdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Simurg [TAMAMLANDI]
Romance"Kendi odanda mı yatacaksın, benimle mi?" diye sordu. "Neden sordun ki? Hep seninle yatıyorum zaten." "Öyle de... Şimdi içki içtik ya, tedirgin olmanı istemem." dedi. Kalbimden daha ne kadar taşabilirdi. Başlama tarihi 10.04.2020 Bitiş tarihi 16.07...