Bölüm 9

20K 892 94
                                    

Merhaba herkese. Elvan yuvasından ayrı bırakıldı ve bundan sonra ne yapacağı konusunda bir fikri yok. Bakalım bu macerada Elvan' ı neler bekliyor? Umarım okuduklarınızı beğeniyorsunuzdur. Yıldıza basarsanız ve yorum yaparsanız çok sevinirim. 💗

ELVAN

On dakika kadar sonra, araba yavaşlayarak bir benzinliğe girmeye başladığında kalbim kulaklarımda atıyordu. Bu on dakika içinde kaçmak için kafamda çeşitli planlar kurmuş olsam yapmaya çalıştığım hiçbir planı uygulayamayacağımı ve spontane gelişeceğini adım gibi iyi biliyordum. Ama kendimi gaza getirmek için Tomb Raider gibi atlamalı zıplamalı görünütler geçirmeye çalışıyordum kafamdan. Araba benzin pompalarından birine yanaştığında refleks olarak sürgülü kapının koluna uzattım elimi. Aynı anda bileğimi yakalayan el Sarp' a aitti. Kafamı çevirip gözlerinin içine baktığımda gözlerinde henüz ağzından dökülmemiş tehditleri görebiliyordum.

"Sakın." Dedi sakince. Bir kelime ile ancak bu kadar çok şey anlatabilirdi. Ama vurgulamak adına devam etti:

"Sakın saçma sapan davranışlarda bulunma. Kaçmaya ya da çalışanlarla iletişim kurmaya çalışma. Kimsenin başta kendinin hayatını tehlikeye sokma."

Tehdit olaylarına filmlerde ne kadar gülsem de gerçekte o kadar komik görünmediğini şu anda hayat bana öğretmişti. Eğer tekrar normal bir şekilde aksiyon filmi seyredebileceğim bir hayatım olursa kaçırılan kişilerle dalga geçmeyeceğime kendi kendime söz verdim. Zira bunun komik bir tarafı yoktu. Başımı aşağı yukarı sallayarak anladığımı bildirdim ama o bileğimi yine de bırakmadı. Ben de mecburen elimi açma yerinden çektim. Sonra Yiğit uzandı ve kapıyı açtı. Hemen minibüsten indi. Sarp ise hala bileğimi tutuyor ve gözlerimin içine bakıyordu. Bu sanırım hem bir güç gösterisiydi hem de bir şeyler yapıp yapmayacağımı anlamaya çalışıyordu. Yüzüne olabildiğince boş bir ifade ile bakmaya devam ettim. Elimi çekmeye ya da onunla konuşmaya çalışmadım. Gözlerime bakarak ne yapacağımı anlamak istiyorsa bunun için ona yardım etmeyecektim.

Bir dakika kadar bakıştıktan sonra yavaşça elini gevşetti ve bileğimi bıraktı. Kafasıyla çıkmama izin verdiğini gösteren bir hareket yaptı.

Ay lütfettin, sağol.

Bu fırsatı kaçırma olasılığını ortadan kaldırmak için gözlerimi devirmemek için çaba sarf ettim. Zira ukalalık yaptığımı düşünürse "altına işe" diyerek çıkmama izin vermeyebilirdi. İçeriye yöneldiğimde Yiğit yanımda yürüyordu. Birlikte kapıdan girdik. Koluma hafifçe dokundu ve "bir şey istiyor musun?" diye sordu. Başımı iki yana sallarken tuvaletlerin olduğu bölüme doğru ilerledim. Bu aşamada filmlerde olsa kız hemen kaçma yolları arardı. Ama yine bir filmde olmadığımız için ben önce tuvaletimi yapmaya karar verdim. Sonuçta kaçamazsam ve bir daha durmazlarsa altıma kaçırmak ya da çişimi tutup sistit olmak istemiyordum. Aynı anda kabinin içini kontrol ettim. Küçük bir pencere vardı ama hem açılması zor görünüyordu hem de oradan çıkabilecek kadar Kate Moss değildim.

Acele etmem gerektiğini biliyordum ama korkudan olsa gerek kabinin içinde mal mal dikildim bir süre. Sonra çıkıp başka bir şekilde denemeye karar verdim. Çıkmadan önce ayak bileğimdeki silahımı kontrol ettim. Yerinde duruyordu. Aslında bileğimdeki ağırlığından durduğunu anlamıştım ama emin olmadan, kimse görmeyecek olsa da, ukala bir sırıtışla onları salaklıklarından dolayı aşağılamak istemedim. Ama yerinde olduğuna göre küçük bir zafer dansı yapabilirdim.

Allah aşkına Elvan ne saçmalıyorsun!

İç sesimin bana durumu göstermesi ile saçmaladığımı fark edip kabinden çıktım. Silahı çok çok zorda kalmasam yani hayatımın tehlikede olduğunu düşünmesem kullanmamaya karar verdim. Bu hem kimseye gereksiz zarar vermek istemememden hem de saçma sapan bir nedenle silahımı kaybetme korkumdandı. O benim bir anlamda "kefen param" dı.

Simurg [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin