Bölüm 62

10.1K 585 223
                                    

Merhabalar. Sarp ve Elvan'ın doğum günü yemeği Simge'nin aramasıyla kesildi. Bakalım neler bekliyor onları?

Bölümü beğenirseniz yıldıza basmayı ve yorum yapmayı unutmayın.

Aşkla kalın.💜

ELVAN

Acil tabelasını görünce arabayı biraz gelişi güzel bırakıp aşağıya indim. Sarp sürekli bilgi alma derdinde olduğu için arabayı ben kullanmak istemiştim. Restorandan çıkmamız ile hastaneye ulaşmamız arasında maksimum yirmi dakika vardı ama sanki daha uzun hissettirmişti. Sarp, Angelette Hanımın kaldırıldığı özel hastaneye hızla koşarken, ben kapıdaki görevliye arabanın anahtarını bırakıp durumu açıkladım. Hızla içeri yöneldim. Sarp, danışmadaki görevliye annesini soruyordu.

"Angelette Bilgin? Yarım saat kadar önce getirmişler."

Sakin kalmaya çalıştığını biliyordum ama aynı zamanda içinde fırtınalar da kopuyordu.

"Evet, hala acilde müdahale ediyorlar beyefendi..." diyerek yerinden kalktı ve gideceğimiz yeri tarif etti.

Teşekkür ederek, tarif ettiği yönde ilerlemeye başladık. Yürümeye başladığımızda Sarp elimi tutmuştu. Sanırım benden güç almak istiyordu. Sıkıca tuttum elini. Görevlinin tarif ettiği şekilde döndüğümüzde ileride sandalyede ağlamakta olan Simge'yi, duvara yaslanmış olan Yiğit'i ve karşı sandalyede oturmakta olan Süha Beyi gördük. Şimdi Sarp elimi bırakıp koşmaya başlamıştı. Simge, Sarp'ı görünce ağlayarak ayağa kalktı.

"Abi!" diye feryat ederek Sarp'a sarıldı. Sarp, kardeşini sıkı sıkı kollarında tutarken, durumu hakkında sorular soruyordu.

"Baba, ne oldu? Nasıl oldu? Bir haber verdiler mi?"

Süha Bey, endişeli ama aynı zamanda sakin bir şekilde cevap verdi.

"Evdeydik oğlum. Yemek yemiştik. Zaten bütün gün, arkadaşları ile birlikteydi. Yemekten kalktık. Kahve içmek istedi. Koltuğa oturamadan yere yığıldı. Biz de anlamadık ne olduğunu. Hemen ambulans çağırdık."

Simge'yle ayrılmışlardı şimdi.

"Abi, bayağıdır içerideler ama kimse bilgi vermiyor." diyerek ağlamaya devam etti Simge. Yiğit Simge'yi, Sarp'tan alıp kalktığı koltuğa oturttu. Sarp ayakta dikilmeye devam ediyordu. Ne yapacağını bilemiyor gibiydi. Sırtına dokununca boş bulundu.

"Haber verirler birazdan sevgilim. Oturalım." diyerek yol gösterdim. Süha Bey'in yanına otururken başımla selam verdim.

Dakikalar saat gibiydi. Beklemek ne zordu... Her ne kadar benim Angelette Hanım ile tecrübem felaket ayarında olsa da, sonuçta Sarp'ın annesiydi ve ne olursa olsun, ne kadar anlaşamasalarda, annesini seviyordu. Sarp için değerli olduğundan, birşey olmaması için dua ettim.

Gelmemizin üzerinden yarım saat kadar geçmişti ki, otomatik kapı açıldı ve bir doktor ile hemşire dışarı çıktı. Herkes ayağa kalktı ve doktorun ağzından çıkacak kelimeleri korku ile beklemeye başladı.

"Vücudu kan pıhtısı oluşturmuş ve maalesef bu kan pıhtısı beyne giden damarları tıkamış..." dedikten sonra biraz düşünüp konuşmaya devam etti.

"Önceden tespit edilebilen, belirti veren bir durum olmamış. Beyin kanaması semptomları ile getirilmişti hastamız ama maalesef tüm müdahalelerimize rağmen kurtaramadık. Başınız sağolsun..." dedi.

Simge feryat ederek olduğu yere çökerken Yiğit onu kaldırıp sandalyeye oturttu. Süha Bey, geri geri giderek kalktığı sandalyeye oturdu ve dizlerine dayadığı kollarının arasına başını alarak ağlamaya başladı.

Simurg [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin