Bölüm 21

16.5K 848 272
                                    

Merhaba herkese. Umarım hepiniz için karantina günleri güzel geçiyordur.

Bölümü beğenirseniz yıldıza basmayı unutmayın, yorum da yaparsanız sevinirim.

Aşkla kalın. 💜

ELVAN

Normal insanlar, hayatından böyle dumurları çok yaşamazlar ama yok, ben onlardan biri değildim. Bir kez daha yanlış anlamıştım. Ama Simge' nin Sarp' ın kız kardeşi olmasından daha önemli olanı, Yiğit' in sabahtan beri ruh halinin sebebi, Yiğit' in ona aşık olmasıydı.

Gözlerini bana dikmiş karşında beklentiyle bakan ve bir tepki bekleyen şirin suratlı bu sarışına ne söylesem diye bir süre düşündüm.

Hayırlı olsun?

Allah tamamına erdirsin?

Geçmiş olsun?

Başın sağ olsun?

Hangisini söyleyebilirim bilmiyordum ama sanırım durumu hepsinden biraz ister gibiydi. Sabırsızlıkla bacağını sallamaya başladığında artık konuşmam gerektiğini biliyordum ama ne söylemem gerektiğini bilmiyordum. Ama Yiğit' in patlaması an meselesiydi ve tabi patladı:

"İç hesaplaşman bittiyse bir şey söyle!" dedi.

"Ne iç hesaplaşması be, deli!" diye cevap verdim.

"Suratın Fatih Terim gibi şekilden şekle giriyor, bir şey söylemiyorsun. İç hesaplaşma olsa gerek." Dedi.

Ortam o kadar gergindi ki gülmeye başladım. O da gülmeye başladı ama onunki daha sinirli bir tondaydı.

"Güzel bir şarap var mı?" dedim. Elimi kolunun üzerine sevgiyle bastırdım. Belki nerede, ne söyleyeceğimi hemen bilmiyordum ama zaman verilirse insanlara sevgiyle yaklaşabilirdim.

Gözleri bugün ilk defa gerçekten ışıldadı.

"Aşağıda mahzen var." Dedi ve ayaklandı. "Kırmızı mı beyaz mı?" diye sordu.

Gözlerimi devirdim. "Kız mıyım ben beyaz içeyim, kırmızı tabi. Mümkünse köpek öldüren olsun, en iğrencinden." Dedim.

Kafasını arkaya atarak büyük bir kahkaha attı. Sanırım bu konuda, kendi içinde kendini yargılarken benim de aynı şekilde davranacağımı düşünmüştü ama onu yargılamadığımı görünce gözlerinde hem minnet hem de sevgi filizlenmişti. Merdivenin altındaki ortak kullanılan tuvaletin yanındaki kapıyı biraz çekiştirerek açtıktan sonra cılız bir ışık yakarak aşağıya indi. İçimin ürpermesine engel olamadım. Bu evde cinayet işlenecekse kesin orada işlenirdi.

Oturduğum yerden kalkarak, artık nasıl olsa yemeyeceğimizi bildiğim için, tabakları lavabonun içine bıraktım. Esma teyze sabah geldiğinde bunlarla ilgilenirdi nasıl olsa. Dolapları karıştırıp şarap kadehlerini buldum ve şarap kadehlerini ararken gördüğüm kuruyemiş dolu kavanozu, çerez tabaklarını ve şarap açacağını alarak salona geçtim. Elimdekileri orta sehpaya bırakırken, üzerindekilerin devrilmemesine dikkat ederek sehpayı üçlü koltuklardan birinden uzarlaştırarak alan açtım. Koltukların oturma yerlerindeki rahat minderleri yere atarak birine çöktüm ve sırtımı koltuğa yasladım. Kuruyemişleri çerez tabaklarına boşaltırken, Yiğit, elindeki şişeyi gururla göstererek geldi.

"En kötüsünü seçtim." Dedi gururla. Gülmeden edemedim. Yiğit' in bu şapşal halini kesinlikle çok seviyordum.

"Harika" dedim.

"Gerçi bu mahzendekilerin en kötüsü bile kötü değil ama işte.. Eldeki imkânlarla bu kadar oluyor." Dedi. "Oooo, ortam yapmışsın." Diyerek yanımdaki mindere çöktü. Sehpanın üzerinden açacağı alarak şarabı ustalıkla açtı ve kadehlere doldurdu. Kadehleri elimize alıp kaldırırken birbirimize muzipçe güldük.

Simurg [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin