Bölüm 51

11.7K 620 321
                                    

Merhaba herkese. Umarım günleriniz güzel geçiyordur. Bölümü beğenirseniz yıldıza basmayı ve yorum yapmayı unutmayın.

Aşkla kalın.💜

ELVAN

Bir ürperti ile gözlerimi açtığımda, Sarp da gözlerini açtı. Ev her zaman sıcak olmasına ve Sarp yanımda olmasına rağmen üşümüştüm. Ya da bu ürperti üşüme değildi, rüya görmüştüm ama hatırlamıyordum. Sarp uykulu sesiyle, "üşüdün mü?" Dedikten sonra, kolunu sırtıma atarak beni kendine çekti. Şimdi sıcaklık, benim sevdiğim düzeylere geliyordu.

Akşam bir şeyler olmuştu. Olanları nasıl adlandıracağımı bilemediğim için "bir şeyler" diye ifade ediyordum ama bu, olanları anlatırken çok hafif kalan bir tabirdi sanırım. Daha önceki öpüşmelerimizin dışında fiziksel olarak bu kadar yakınlaştığımız olmamıştı. Garip bir şekilde, nasıl anlatacağımı bilmiyordum ama, bunun ne olduğunu değil ama nasıl hissettirdiğini biliyordum.

Güçlü. Tek kelimeyle güçlü hissediyordum. Korkusuz. Sanki tüm dünya yok olsa, Sarp ve ben yine de yaşardık. Garip değil mi? Bir insanın, sizi öpmesinden, size dokunmasında, ölümsüz hissetmek? Ama tam olarak böyleydim. Ölümsüz...

Akşam, ortam fazla ısınıp benim henüz kendimi hazır hissetmediğim yerlere gidecek gibi olduğunda her zamanki gibi ortamdaki havayı değiştirmek için saçma sapan cümleler kurmuştum, ama Sarp her zamanki beyefendi hali ile, yaptığım şeyi anladığı halde, bozuntuya vermemiş, hatta katılmıştı. Benim sınırlarıma saygı duyması, talepkar olmaması, bu konuda konuşarak beni utandırmaması, onun yanında hiç kimsenin yanında olmadığım kadar rahat hissetmemi sağlıyordu. Söylemese de biliyordum, hazır olmadığım, hissetmediğim bir şeyi yapmam onun da istediği bir şey değildi. Bu konuda asla baskı altında hissetmememi sağlıyordu. Ona her saniye daha fazla aşık oluyordum.

Bunları düşünürken uykuya daldığımı ancak tekrar gözlerimi açınca anladım. Sarp yanımda değildi ama normalde örttüğümüz pike gitmişti. Kalkmadan önce üzerime yorgan örtmüştü. Kafamı kaldırıp sesi dinledim. Banyodan su sesi geliyordu. Üzerimdeki yorganı açtım. Hava sanki karanlık gibiydi ama gündüzdü. Antalya'nın güneşinden sonra, İstanbul'un kasvetli havası hiç hoşuma gitmemişti. Kendi odama geçip banyoya girdim. Sıcak bir duş almak, böyle kötü havalarda güne başlarken yapılacak en iyi şeydi.

Bugün şirkette çok işim vardı. Dün yapmaya başladığımız ama Tarık'ın annesi nedeniyle yarım kalan, hatta yarım bile kalamayan, çeyrek kalan, Sebo'nun parça yazılımlarını birleştirecektik. Dün bölünmeseydi Sebo, şeker dükkanına dalmak üzere olan bir çocuk gibi, heyecan içinde, yaptığım birleştirmeyi izliyordu. Ama ne yazık ki sonrası gelmemişti. Akşam Sebo'ya mesaj göndermiş, hevesini kursağında bıraktığım için özür dilemiş ve bugün bütün günü bu işe ayıracağımızı söylemiştim. Eminim gece çok güzel bir uyku çekmişti. Bunu bizim gibi dijital beyinler anlardı ancak. Bizim için yazılım aşktı.

Duştan çıktığımda, bugün kotumun üzerine her zamanki tişörtlerimden giymemeye karar verdim. Artık biraz daha kışlık giyinmeliydim. Giyerim diye Betül'e göndermediğim az sayıda kıyafet arasında, alırken de çok beğendiğim, beyaz renk, ince bir triko bluz vardı. Havalar serinleyince ilk giymek istediğim şey oydu. Onu çıkartıp giydim. İlk giydiğim zamanki gibi çok beğendim. Saçlarımı kurutup biraz da şekillendirdikten sonra, havalar serinlediği için biraz makyaj yapabileceğime karar verdim.

Kimi kandırıyordum ki? Sarp beni beğensin diye yapıyordum hepsini. Antalya'da olsam umrumda olmazdı. İyice kızlaşıyordum ama bu beni sinirlendirmiyordu. "Aşk insanı değiştirir" cümlesinin ayaklanmış hali gibiydim.

Simurg [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin