Bölüm 27

16K 901 265
                                    

Merhaba herkese. Bölümü Sarp anlatacak bize. Bu bölümü çok severek yazdım. Biraz da duygulandım yazarken. Umarım siz de beğenirsiniz. Yıldıza basmayı ve yorum yapmayı unutmayın.

Yeni gelenler hoşgeldiniz, ne iyi ettiniz de katıldınız bize...

Aşkla kalın. 💜

SARP

Eminim bunu burnumdan fitil fitil getirecekti ama yine de buna izin vermezdim. Hayatında bir gün bile çalışmamış, babasının parası ile hava atıp, kız kaldıracağını zanneden bir veletin, onun bileğini tutmasına izin vermezdim. Biliyordum bana "ben  hallederim, sen neden karıştın?" Diye söylenecekti. Yine de izin veremezdim. Benim bakmaya kıyamadığıma, bu yavşağın dokunmasına tahammül edemezdim.

"Sen o parmakları bir gevşet de, ben kırmadan önce, kızın bileğine bir zarar gelmesin." Dediğimde tüm kafalar bana döndü.

Burak yerinden kalkarak, "Sarp abi, sorun yok. Biz gidiyorduk zaten." Dediğinde ona ters ters baktım. 

"Otur Burak, ben şu parmakları bir kırayım, seninle de konuşalım."

Beti benzi attı Burak' ın, bu arada Yiğit' de omuzlarından bastırarak Burak' ın oturmasını sağladı.

Eleman, Elvan'ın bileğini bırakmıştı ve şu an bana kızlara baktığının aksine, yaralı bir köpek gibi bakıyordu. Bu merhamet dilenme miydi? Çünkü öyleyse, bunu, o kıza dokunmadan önce düşünmesi gerekirdi.

Tutmakta olduğum kolunu sıkarak elemanı oturduğu yerden kalkmaya zorladım. Kolunu o kadar sıkıyordum ki kalkmaması mümkün değildi. Burada rezalet çıkartarak kendimi istemediğim bir duruma düşüremezdim. Onun için elemanı dışarıda dövmeye karar verdim. Tam önüme katıp masaya arkamı dönmüştüm ki, boşta olan elimde bir sıcaklık hissettim. Elvan.

"Bırak." dedi ona dönüp baktığımda. Sadece bir hareketiyle dünyamı alt üst edebiliyordu ve bu beni çok korkuttu.

Bırakmadım. O da benim elimi bırakmadı. Bir süreliğine dünya dönmeyi bıraktı ama...

"Çok güzel bir gece geçirdik biz bu akşam Simge'yle." Dedi ve devam etti gülümseyerek. "Gecemiz böyle kötü bitmesin. En azından bu salaklar için değil." Diyerek Burak ve arkadaşını gösterdi. Burak başını önüne eğdi. Hala utanması vardı.

"Bırak, otur kahve içelim. Sonra eve gideriz." Dedi.

Ev, bir mekan değil bir kişiydi bence. Uğruna dünyayı yakabilecekken, bir cümlesiyle sizi durduran kişiydi. Gözlerimi ondan çekemedim ama elimi, o dallamadan çektim. Yiğit de ellerini Burak'ın omuzlarından çekince Burak yerinden kalktı ve kimseye bakamadan "iyi akşamlar." Diyerek arkadaşını da alıp gitti.

Yerimden kıpırdayamadım. Elimi bırakmamıştı ve ben sanırım felç olmuştum.

Bu kız, onu tanımlayamıyordum, aklımda, kalbimde hiçbir yere oturtamıyor, hiçbir sıfata denk getiremiyordum. Sanki vereceğim herhangi bir sıfat ona haksızlık olacaktı. Onu karşılayacak bir sıfat henüz dillendirilmemişti. 

Ben hayatıma bir çok kadın almıştım. Bazen sadece zaman geçirmek için, bazen hoşlandığım için, bazen de karşı taraf ısrar ettiği için. Ama Elvan... İlk defa hayatımda böyle bir şey hissediyordum. Onun yanında o kadar genç, o kadar toydum ki... O kadar yabancıydım ki bu hislere. Bir yandan da kızıyordum ona, üzerimde fark etmese bile bu kadar gücü olmasına. 

Elimi sonunda bıraktığında, gidip oturdum ve Yiğit' e de oturması için işaret ettim. 

Garson yanımıza geldiğinde kahve söyledik. Kimse konuşmuyordu. 

Simurg [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin