Bölüm 16

18.9K 860 231
                                    

Herkese merhaba. Çok keyif alarak yazdığım bir bölüm oldu. Umarım siz de aynı keyfi alırsınız. Yıldıza basmayı ve düşüncelerinizi benimle paylaşmayı unutmayın. Yorumlarınızı okumaktan o kadar keyif alıyorum ki anlatamam.

Aşkla kalın. 💜

ELVAN

Hepimiz vazgeçilmez olmak istiyorduk bu hayatta. Birinin vazgeçilmezi, bir işin en iyi yapanı, bir sorunun en güzel cevabı, bir duygunun en tutkulu karşılığı olmak istiyorduk. En çok sevilen, en çok özlenen, en çok aranan, en çok arzulanan... Ama olamıyorduk. Olamadığımız için de hayatta hep hayal kırıklıkları yüklüyorduk omuzlarımıza. Ben, omzuma yüklenen en büyük hayal kırıklığını annem ve babam gittiğinde yaşamıştım. Psikolog, bir gün bana "Neden gittiler diyorsun?" diye sormuştu. "onlar gitmedi, seni terk etmediler. Onlar öldü ve bu, onların elinde olan bir şey değildi. Eminim ellerinde olsa ölmezlerdi. Onları affet." Demişti.

Onları affettim mi bilmiyordum ama onlar gittiğinden beri ilk defa tekrar yük yükleniyordu üzerime. Bu sefer gidememenin yükü... Toprağımdan koparılmıştım, dostlarımdan. Ve şimdi karşımda avukatı ile oturan adam, bir malmışım gibi ona ait olduğumu söylüyordu. Bunun altından nasıl kalkacağımı bilemedim. Sadece elime kalemi alıp imza atarken, ona içerlemekle yetindim. Üstelik içerlemeye bile hakkım yoktu.

Kalemi kağıdın üzerine bırakıp koltukta arkama yaslandım. Gözlerimi, kucağımda birleştirdiğim ellerimden çekmeden öylece oturdum. Şu anda kimseyi çekmek istemiyordum. Birkaç gündür yaşadığım olayların melankolisi üzerime çökmüştü. Kendi kendime kalmak, uyumak istiyordum ama yerimden kalkarsam nereye gittiğimi sorarlar diye hareket etmedim. Benimle konuşmalarını istemedim.

Avukatı gönderirken Esma teyzenin sesini duydum. Kapıda konuştular ama umursamadım. Kapıyı kapattıktan sonra, ikisi de sessizleşti. Nedense bana baktıklarını düşündüm.

Ne olur bir şey sormayın. Saçma ruh halimle beni baş başa bırakın, ne olur...

Konuşmadılar. Fısıldaşmadılar bile. Ama birinin bana doğru geldiğini anladım. Diğeri sanırım mutfağa doğru gitti. Önümdeki sehpaya oturan kişinin Sarp olduğunu biliyordum. Kokusundan anlamıştım. Koku hafızam iyiydi. Duyduğum kokular beni farklı anlara, o kokuyu önceden duyduğum yerlere götürürdü. Bu adamın kokusu da koku hafızamda vardı. Gözlerimi kaldırmadım ama kaldırmamı bekledi. Kaldırmayacağımı anlayınca bana doğru yaklaşıp şimdi elinde olduğunu fark ettiğim poşeti kucağıma koydu. "Esma hanım getirdi. İstediğin şeyler." Dedi. Kafamı yukarı aşağı salladım. Teşekkür etmek istiyordum çünkü yapmayabilirdi. İsteklerimi karşılamak zorunda değildi. Arkadaşım değildi, annem babam değildi. Ama yine de yapmıştı. Üzerime çöken ruh hali ağzımı açıp teşekkür etmeme engel oldu.

" Yukarı çık istersen..." dedi. Sesi ilk defa merhamet barındırıyordum. İlk defa...

Gözlerimi kaldırmadım. Sağ elinle kucağıma bıraktığı poşeti sıkıca tuttum ve yerimden kalktım. Kalkarken dizlerim dizlerine çarptı. Geri çekilmedi. Yüreğim sıkıştı. Bu ruh hali benim aylık yaşadığım bir şeydi. Her kadın gibi, ayın o döneminde biraz depresif olabiliyordum.

İyi ki Esma teyze hemen aldı bunları.

Odama çıktığımda saat daha yeni öğlen olmuştu. poşeti daha sonra bakmak üzere yere koyup sanki birkaç saat önce uykudan uyanmamış gibi yatağa girdim ve yorganı kafamın tepesine kadar çektim.

Ne zaman uykuya daldım hatırlamıyordum ama kapımın sertçe açılmasıyla yerimden sıçradım. Tam o anda Yiğit' in sesini duydum. Sanırım kapı açılmasın diye tutmuştu.

Simurg [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin