Kişi oğlu için üç önemli olay vardır. Doğmak,yaşamak,ölmek.Doğduğundan haberi olmaz,ölürken acı çeker,bu arada yaşamayı unutur.
La Bruyere
Genç adam elindeki şişeden bir yudum daha aldı. Gözleri daha fazla koyulaşmıştı. Ağaca bağlı kadın ağlamaktan şişmiş gözlerle yalvarıyordu.
''Bak ben hamileyim. Hem de iki canlı değilim. Üç canlıyım. Lütfen beni bırak. Çocuklarım için. Polislere hiç bir şey söylemem lütfen.''
''Yalvarma. Yalvaranlardan nefret ederim.''
Diyerek elindeki şişeyi yere fırlattı. Şişe parçalara ayrıldı. Adam yerdeki çantasını açtı. İçinde kara vermekte zorlandığı bıçakları çıkardı.
''Önce çocuklar.''
Diyerek elindeki bıçağı ustaca kadının karnına batırdı. Kadın tiz bir çığlık attı. Bağlı ellerini zorladı. İkinci bıçağı yediği zaman çoktan ağzından kan akmaya başlamıştı. Yalvarmayı sürdürüyordu. Genç adam daha fazla sinir oluyordu. Tüm bıçakları kadının vücuduna zevk alarak geçirdi. Kan kaybından ölen hamile kadının vücudunda 34 bıçak darbesi vardı. Genç adam bir çukur kazdı ve kandını için attı. Bu sefer cesedin kolay bulunmasını istemiyordu. Polisleri şaşırtacak yeni bir plan derdindeydi.
Gökyüzüne döndü. Yağacaktı. Buda kalan izlerin kaybolacağını gösteriyordu.
Yankı'dan...
Beni zorla arabaya tıkmıştı. Polislerle olan kovalamaca kısa sürmüştü. Polis acaba ona yardım mı ediyordu? Onların elinden bu kadar kısa sürede kurtulmamız imkansızdı. Arabayı durdurup arabadan inmişti. Kapıyı da üstüme kitlemişti. Uzun bir süre açmakla uğraşmıştım. Açamayacağımı biliyordum ama da yine yapmıştım. Dayıma bu kadar yakın olup ona sarılamamıştım. Küçük bir sinir krizinden sonra yolcu koltuğuna yayılmıştım.
Uzun bir süre sonra geri döndü. Bagaja bir çanta attı. Sarhoş gibiydi. Arabayı çalıştırdı. Belki de arabayı bir yere çarpar da kurtulurdum. Konuşmaya başladı.
''Seni öldürmemem için yalvar mıyorsun?''
''Ahu'yu istiyorsan bana ihtiyacın var ve yaşamak için sana yalvaracak değilim''.
Kendi ölümüme davetiye çıkartıyordum. Zeki kız Yankı!
Gözlerini devirdi. Kulübeye varmıştık. İlk defa dışarı çıkmıştım. Oraya geri dönmek ürperticiydi. Önden yürümem için işaret yaptı. Bende ona uyup önden yürüdüm. Arkamdan geliyor. Nefesi alkol kokuyordu. Sarhoş olduğu belli. Konuşmaya başladı..
''Biliyor musun? Papatyalar koparıldıktan sonra kokar. En güzel ölü kokusu.''
''En güzel ölü kokusu.''
Diye mırıldandım.
''Az önce 3 kişiyi öldürdüm Yankı.''
Meraklı gözlerle ona baktım. İsmimi kullanması beni rahatsız etti.
''Annesi ve ikiz çocukları. Daha doğmamış çocukları.''
Gülümseyerek söylüyordu bunları. Boğazımda bir yumru oluştu. Hamile bir kadını öldürmüştü üstelik ikizlere hamileydi. Neden? Ahu'yu alamamıştı diye. Ölüm odası olarak adlandırdığım odaya doğru koşmaya başladım. Daha fazla onu dinlemek istemiyordum.
Arkamdan geliyordu. Nefesini kulağımda hissettiğimde, nefes alışverişim hızlandı. Kalp atışlarımı duymaması için dua ederken konuşmaya başladı;
''Değiş tokuş İPTAL!''
Boğazımdaki yumru ağlamaklı bir hal almıştı. Bu? Bu artık gidemeyeceğim anlamına geliyordu. Artık Savaş'ın cehenneminden çıkamayacağım anlamına geliyordu. Hızlıca ölüm odasına girdim. Kapıyı kaptım ve olduğum yere çömeldim. Sırtımı kapıya yaslayarak sessizce ağlamaya başladım. Ahu'yu alamadığı için 3 kişiyi öldürmüştü bana ne yapardı kim bilir? Hıçkırıklarımı içme atıp ağlamaya devam ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KATİL
Mystery / ThrillerO yıl, bahar fırtınaları çok uzun ve şiddetli geçti. Birçok ceset bulundu. Ve hepsinde K.B. işareti vardı. O, bir katil... Kahverengi gözlerinin ardında karanlık düşünceler besliyor. Karanlık zihnini aydınlatan tek şey kan. P...