KANLA ISLANMIŞ

21.7K 771 455
                                    

Herkes aynı şeyi düşünüyorsa,hiç kimse fazla bir şey düşünmüyor demektir.

W. Lippman  

Gözlerimi açtığımda eski ahşap bir evde olduğum odadaki her detaydan belliydi. Odanın tavan kaplaması ahşaptı. Pencereye yakın bir soba vardı. Gıcırdayan tahta zemin üzerinde ayağa kalktım.

Tahtadan yapılma pencerenin önünde durdum. Pencereden dışarıya seyre daldım. Gök sarı, toprak sarı, çıplak ağaçlar sarı. Sonbahar mevsimindeydik. Aradaki zamana ne olmuştu? Yok gibiydi. Yaz ne zaman bitmişti? Bilmiyorum...

Tenha yolun ortasındaki rüzgar yerdeki yapraklarla oynuyor, garip uğultularla anlamadığım bir dilde şarkı söylüyordu. Burası taşraydı.

Bu taşrada fazla zaman geçirmedim ama burayı seviyorum. Annem ve babamla gelmiş olmalıyım. Sahi onlar nerede?

Tahtadan yapılma sallanan sandalyeyi aldım. Pencerenin önüne güzelce koydum. Onları burada bekleyebilirim. Gelince zaten pencereden göreceğim. Sabırsızlık dört bir yanımı sardı.

Saatler gittikçe derinleşti. Sessizlik her zamanki gibi ilerledi. 

Aniden bastıran uyku ile savaşımı kaybetmek üzereyim. Ellerim altında beliren tüylü oyuncağı sıktım. Daha önce orada olmadığına yemin edebilirim. Ama elimin altındaydı. Kendime sıkıca bastırdım. Bu sırada üzerime bir battaniye örtüldü.

Anne...

Gelmiş miydiler? Hem beni bırakıp nereye gitmişlerdi ki? Gözlerimi açmaya üşenerek anneme seslendim.

"Anne, ne zaman geldiniz?"

"Yankı."

Sadece adımı söyledi. Meraklanmaya başlamıştım. Ama o kadar çok uykum vardi ki nasıl gözlerimi açabilmem mümkün değil.

"Yankı."

Bu sefer sesi daha canlıydı. Daha şiddetliydi. Ve bir kez daha ismi söyledi. Bu oldukça vahşetliydi.

"Yankı!"

Anında gözlerimi açtım. Bulunduğum yere bakınca yine rüya gördüğümü anladım. Bu anlamsız rüyalardan sıkıldım. Beni oldukça kötü etkiliyorlardı.

"Tırnaklarını etimden çek!"

Daha kendime gelememişken Savaş'ın azarı ile soğuk suya düşmüş gibi oldum. Beynimdeki buzlu camlar aydınlandı. Kendime yavaşça geldim. Rüyaya o kadar kapılmıştım ki, gerçek olduğunu sanmıştım.

Ellerime baktım. Tırnaklarımı neden onun eline geçirmiştik ki? Oldukça sert geçirmiştim. Kanıyordu.

Rüyamdan kalan kırıntıları yapboz yapar gibi birleştirdim. Göğsüme bastırdığım oyuncak değildi de onun eliydi. Bunu bilmek iğrenç. Annemin sesini duyduğum zamanlarda koca bir yalandı. Savaş'ın sesini anneminki sanmıştım.

Annemin sesini duymak zaten biraz garip gelmişti bana.

Tırnaklarım arasında kan vardı. Bu görüntü oldukça çirkindi. Hızlıca ellerimi çektim. Tırnaklarım onda yarım ay şeklinde izler bırakmıştı. Birkaç küfür savurup banyoya koştu. Hiç de acımadım. Onun canının yanması beni psikopatça mutlu ettiği bir durumdaydım artık.

Neredeyse yarı hasta bir hafta yatmıştım. Dikişlerimi iki kez patlatmayı başarmıştım. Azarımı da yemiştim. Bazen Aslan çeşitli oyunlarla beni azar yemek kurtarıyordu. Onu koruyucu meleğim ilan edebilirim.

KATİLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin