UĞURSUZ

11.5K 609 594
                                    

Hayat soluk aldığımız anlarla değil, nefesimizi kesen anlarla ölçülür.

Anonim  

Bardaktan boşanırcasına yağmasa bile, şiddetli bir yağmurdu.

Silecekler ön camdaki nehirleri kayıtsızca sağa sola itiyordu. Suların bir o yana bir bu yana gitmesinden başka bir şey göremiyorum. Radyodaki parazit kulaklarımı tırmalıyordu.

Şiddetli sayılabilecek bir rüzgar arabaya çarpıyordu. Savaş'ın parmakları direksiyonu iyice kavradı. Gözleri bir şahini andırıyordu. Hedefine kitlenmiş ölümcül gözleri yola bakıyordu.

Bu havada yolda olmak beni ürkütüyordu. Kaza yapma ihtimali yüksekti ve biz durmadan ilerliyorduk.

"Kenara çekmeli miyiz?"

Çenesi kasıldı. Gözleri daha da koyulaştı. "Hayır."

Yağmur veya kaygan yollar onu korkutmazdı. Benim isteğimde onu durduracak değildi ama tutunacak yer aramıyor değilim.

Siyah bulutlar hemen tepemizdeydi. Ve her yerdeydiler. Büyük bir sis karşıdaki dağları esir almış ve sır vermiyordu.

Gözlerimi yola diktim. Uzun bir yolculuk olacak gibiydi. Savaş ile hayatımın en uzun konuşmasını yapmak istiyorum lakin buna cesaret edemiyorum. Bana söylediği o cümleden sonra onun yüzüne bakmamam gerekirdi ama yapamıyorum. En güçlü yanım sessizliğim sayılmazdı.

"Nereye gideceğiz?"

Parmakları daha da sıkı kavradı direksiyonu. Şakaklarından ter damlıyordu. Bu kadar terlemesi normal miydi?

"Düşünüyorum."

Düşüneceği zaman sessiz bir ortama ihtiyaç duyduğunu bildiğimden çenemi kapalı tuttum. Böylelikle ona biraz mühlet tanımış oldum. Ama feci terliyordu. Belki de stres yüzündendi. Hastalanma ihtimali düşünmek istemiyorum. O hastalansa muhtemelen harap olurduk.

Lider oydu. Her zaman iyi bir lider olacağıma inandım. En azından fikirlerimi dinleyebilirdi ama Savaş'ın pek de bu karar verme konularında başkalarından akıl alacağını zannetmiyorum. Bu yüzdende şimdi ona bir şey olsa muhtemelen bende hastalıktan ölürdüm.

Suratına bakınca hasta gibi durmuyordu. Yani daha çok kararsız gibiydi. Neden bu kadar fazla zorlanıyordu ki?

"Kes şunu."

"Neyi?"

"Beni izlemeyi."

"Sadece iyi olduğundan emin olmak istedim. Fazla terliyorsun."

"Sıcak," diye karşılık verdi ama hiç de sıcak değildi. Arabanın içi buz gibiydi ve dışarısının da soğuk olduğuna eminim.

"Belki de camı açmalısın," diye tavsiyede bulundum.

"Olmaz."

O an da Savaş'ın benim varlığımı unutmak istediğini düşündüm. Böylelikle daha rahat olurdu. Ama kendimi görünmez yapamazdım. En iyisi ona bakmamaktı. Koltuğuma büzülüp sağıma döndüm. Camdan dışarıyı izlemeye koyuldum.

Yoldan hızla geçerken Engin'i görür gibi oldum. Hemen arkaya dönüp baktım. Kimsecikler yoktu. Kalbim yerinden çıkacak gibi atarken önüme döndüm. Bu kadarı fazlaydı. Hayali Engin'ler görmeye de başladım. Deliriyor olmalıyım yoksa bunun bir açıklaması olamazdı. Zihnimde bu kadar derine işlemiş olmasına lanet ettim.

Gözlerimi yumup geriye yasladım. Derin derin soluklar aldım. Kendimi ağlamamaya ikna ettim. Bununla baş edebilirim. Hem olmadı ki, sadece taciz sayılırdı bu. Sadece taciz...

KATİLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin