OLASILIK

13.8K 677 33
                                    

Kimlere meydan okumaz ki insan, tek başına düşündüğü zaman...

La Fontaine

Ahu'dan...  

Aden'in evinde ne işim var benim? Neden buradayım? Aden ortalıklarda yok. Nerede bu kızıl? 

Kafamda dönen sorulardan kurtulduktan sonra masanın üzerinde bulunan gazeteler gözüme çarptı. Hepsi farklı yıllara ait gazetelerdi. İncelemek için yaklaştım. Hepsinde ölüm haberi vardı. 

Kendime bir sandalye çektim ve detaylıca incelemeye başladım. 2005 yılına ait bir gazeteydi. Oldukça eskiydi. Elimden parçalanıp gidecek diye korkuyorum. Haberin başlığı çok tanıdık. Bu yıl annemin öldüğü yıl. Lanetimin başladığı yıl. Her şeyin vuku bulduğu yıl. Diğer haberlerin ne olduğuna bile bakmama gerek yoktu. Savaş'ın öldürdüğü diğer insanlar ile ilgili olduklarını bilmem yeterli.

Daha fazla buna katlanamayacağım. Kendimi Aden'in banyosuna attım. Ama bu banyo Aden'inkine hiç benzemiyor. Önümde duran ayna neden bu kadar tanıdık?  

Kendi görüntümün arkasında tahminen on altı yaşlarında bir kız beliriyor. Saçları koyu kahverengi ve siyah arasında. Gözleri yonca yeşili. Elada olabilir. Bu, fazla net değil . Daha dikkatli bakınca üzerinde düz renk bir elbise olduğunu fark ediyorum. Bu yıllarda bu elbiseler giyenler var mı hala?

Aynada ikimizin gözleri buluşuyor. Dona kalıyorum. Boynundaki madalyon şeklindeki kolye bana annemin hediyesiydi. Kendi küçüklüğüm aynadan bana bakıyordu. Hızlıca arkamı döndüm. Kimse yok. Ama daha demin buradaydı.

Alnımı ovalamaya başladım. Burası fazla sıcak olmaya başlamıştı. Gereğinden fazla sıcak. Yan tarafta bulunan küvete göz attım. Biraz rahatlamaya ihtiyacım var. Üzerimdeki giysilerden bir çırpıda kurtuldum. Sol ayağımı daldırıp suyun sıcaklığını kontrol ettim. Uygundu. Kendimi içine bıraktım. Su bana iyi gelirdi. Gevşemeye başlıyordum.

Tenim buruş buruş olmadan kalkmam gerektiği kanısına vardım. Gözlerimi büyük bir tembellikle açtım. Sudan kollarımı çıkartırken yosun benzeri şeyler ellerime takılmıştı. Kurtulmak için kollarımı salladım. Git gide sayıları artıyordu. Kuvvet tamamen yosun benzeri yeşil bir bitkiyle doluyordu. Korkuyu iliklerime kadar hissediyordum. Belkide sakinleşmeliyim. Sakinleşirsem her şey daha iyi olacaktı. Sakinleşmeye çalıştım. Eğer yosunları görmezsem daha iyi sakinleşirdim. Bu yüzden gözlerimi kapattım ve ona kadar saydım.

1,2,3,4,5,6,7,8,9 ve 10.

Gözlerimi yavaşça açtım. Yosunlar yoktu. Ama suyun üzerinde birinin gölgesi vardı. Su üzerinde olduğu için net değildi. Yansımanın kime ait olduğunu anlamak içi kafamı çevirdim.

"Savaş!"

Gözlerini üzerime dikmişti. O kadar boş bakıyordu ki! Neler oluyordu? Tekrardan suya baktım. Kanlıydı. Gitgide suyun rengi koyulaşıyordu. Vurulmuş muydum?

Aniden gözlerimi açtım.

Nefes nefese kalmıştım. Ayrıca terlemiştim. Doğrulmaya çalıştım ama kolumdaki seruma baka kaldım.

Kendime gelir gibi oldum. Bu oda bir hasta odasıydı. Benim hastane de ne işim var? Bir an rüya ile gerçeği bir birbirine karıştırdım. Vurulduğumu sandım. Ama vurulmamıştım. Dağ evi yandıktan sonra arabaya binmiştik. Öpüşmüştük. Aman Allah'ım öpüştük. Bu garip olmakla birlikte oldukça ürkütücüydü. Bu harika bir deneyim sayılabilirdi.

Daha sonra eve gideceğimizi sanıyordum. Ama gözlerim karardığında muhtemelen rota hastane olarak değişmişti. 

Özgür'ün veya herhangi bir hemşirenin içeri girmesini bekledim. Beklemem ne kadar uzun sürecekti böyle! Yatakta yatmak sıkıcı bir hal almaya başlamıştı. Sonunda kapı açıldı. Kahkaha atarak içeri Özgür girdi.

KATİLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin