Siz var olan şeyleri görür ve şöyle dersiniz: ''Neden?'' Oysa ben hiç olmayan şeyleri hayal eder ve derim ki: ''Neden olmasın?''
George Bernard Shaw
Son zamanlarda aklımdan çıkmayan tek kelime haksızlık.
Haksızlık dünyanın varoluşunda vardı. İlk varoluş hikayesi Adem ve Havva'nın efsanesidir. Adem'e eş olarak yaratılan Havva ile birlikte ikisi cennette güzel vakit geçirirler. Yasaklı meyveden yerler ve ceza olarak Dünya'ya gönderilirler. Adem Dünya'nın bir ucuna, Havva öteki ucuna gönderilir.
Havva ve Adem Dünya'da iki yüz yıl ayrı kaldılar. İki yüz yıl ağlaştılar. Bu esnada hiç kavuşamadılar. Allah'ın kendilerini cennetinden uzaklaştırılması yetmezmiş gibi bir de kendileri de birbirlerinden uzak kaldılar. Rivayete göre iki yüz yıl boyunca akan göz yaşları nehirleri, ırmakları ve dereleri meydana getirmiş. Kuşlar onların göz yaşlarını içip birbirlerine fısıldamışlar.
"Bundan daha tatlı bir su içmedim." Demişler.
Bu iki yüz yılda Adem ve Havva birbirlerini arayıp buldular. İki erkek çocukları olur. Haksızlık bundan sonra başlar.
Habil ve Kabil'in hikayesidir haksızlık...
Habil iyi kalplı olan, Kabil ise kötü olandır.
Babaları tarafından görevlendirilmiş bu iki oğul arasında başta sorun yoktur. Ama şeytan denen iblis sürekli Kabil'e fısıldar...
Bir gün Allah, Habil ve Kabil'den şükretmeleri için adak ister. İkisi de adaklarını sunmak için dağılır. Habil en iyi kuzuyu bulmak için çabalarken Kabil çürük meyvelerini sunar.
Allahû Tealâ tarafından sadece Habil'in adağı kabul edilir.
Şeytan Kabil'e fısıldamaya devam eder. Kabil kendisine haksızlık yapıldığına iyice inanır. Kin tutmaya başlar.
Dünyada ilk kez bu kötü duygularla karşı karşıya gelir.
Hikayenin geri kalanında ise evlilik konusu vardır. Habil'in alacağı kız, yani; Aklima, Kabil'in alacağı kızdan daha güzeldi. Öteden beri Habil'i kıskanan Kabil bu durumu kabul etmiyordu. Hz. Adem ile Hz. Havva'nın tüm çabaları sonuç vermemişti. Çünkü Kabil bu düşüncesinde oldukça ısrarlıydı. Bu nedenle ailede huzur kalmamıştı.
Bununla birlikte Kabil'in duyguları harmanlanmaya devam eder. Kabil'in içindeki kin daha da büyür ve kıskançlığıyla birleşip gözünü kör eder.
Günlerden bir gün Habil ve Kabil ormana çıktıklarında iblisin fısıldamasıyla birlikte Kabil, Habil'i öldürür.
İlk cinayet...
İlk ceset...
İlk ölüm...
Havva bunu öğrendiğinde feryat figan ağlamaya başlar.
İlk keder...
İlk acı...
İlk çaresizlik...
Bu sırada Kabil'i düşünceler esir alır. Babasına nasıl açıklama yapacağını bilemez. Bu yüzden eve de dönemez. Cesedi de bulunma korkusuyla ortada bırakamaz.
Uzun süre kardeşinin cesedi başından ayrılmayan Kabil, sanki donup kalmıştır. Deminden beri kendisine yol gösteren, şeytandan, ses seda gelmiyordu artık. Ne yapacağını bilemeden uzun süre öylece kaldı. Panik içindeki Kabil donuk gözlerle etrafı süzüyorken, birden bir karganın gagası ile toprağı eşelediğini fark etti. Karga bir müddet, toprağı kazdıktan sonra, yanı başındaki karga ölüsünü iterek, açtığı çukura atmış, sonrada toprakla üstünü örtmeye başlamıştı. Kabil'de cesetle ne yapacağını artık biliyordu. Karganın yaptığı gibi o da kardeşini gömdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KATİL
Mystery / ThrillerO yıl, bahar fırtınaları çok uzun ve şiddetli geçti. Birçok ceset bulundu. Ve hepsinde K.B. işareti vardı. O, bir katil... Kahverengi gözlerinin ardında karanlık düşünceler besliyor. Karanlık zihnini aydınlatan tek şey kan. P...