Gerçek, kulübesinde hapsedilen sadık bir köpektir.
William Shakespeare
Kuşların sesi ile uyandım. Yattığım yerden gökyüzü görünüyordu, masmaviydi. O kasvetli hava yoktu. Yerinde güneşli bir ilkbahar günü vardı. Kafamı hafifçe yana çevirince sandalyeye oturmuş bir şekilde elindeki tahta parçasını oymakla uğraşıyordu.
Üzerini değiştirmişti. Gri V yaka bir tişörtü gördüğüm sanırım. Bulunduğum odanın kime ait olduğunu düşünmemeye başladım. Beyaz renklerinin hakim olduğu odaya mor ve pembe renkli küçük objeler hareket katıyordu. Ahu'nun odasını olduğuna karar verdim. Savaş uyandığımı fark etmemişti. Beni buraya kadar taşımış olmalıydı. Hiçbir şey hissetmedim. Onun gibi hissiz bir canavara dönüşmek istemiyordum ama sınavı bir kez daha kaybetmiş olamam beni derinden etkilemişti.
''Ne yapıyorsun?''
''Düdük.''
Bana doğru döndüğünde ne yaptığını net görmüştüm. Daha yapımı bitmemiş olan düdükten gözümü alamadım.
''Yapmayı nereden öğrendin?''
''Bu kadar meraklı olmak zorunda mısın?''
''Bu kadar sıradan olmak zorunda mısın?''
''Ben?''
Onaylar biçimde kafamı salladım.
''Çoğu erkek gibisin. İşkence ve gözdağı. Sıradan işte.''
Belkide sınava girmemek bende beyin hasarına yol açmıştı ne dersiniz?
''Yemek ve konuşmamı isterdin?''
''Güzel fikir.''
Kafasını iki yana sallayarak güldü. Yapmacık bir gülüş değildi. Cevap vermesini beklerken düdüğü masanın üstüne bırakıp gitti. Ondan bir şey beklemiyordum. O fazla ruhsuzdu.
Yataktan doğruldum. Etrafı en ince detayına kadar izliyordum. Beni ilk önce buraya getirmemişti. Buranın imkanları ile kulübenin imkanları karşılaştırılamazdı. Burası oraya bin basardı. Beni buraya getirmemişti çünkü burada sırları vardı. Öğrenmemi istemediği sırları.
Belime giren bir ağrı ile lanet ettim. Şimdi değil,şimdi olamaz! Çoğu kişinin karnı ağırdı bu durumlarda benim farkım ise dayanılmaz bir bel ağrısı. Ahu'nun odasındaydım. Sonuçta o da bir kadındı. Etrafı biraz karıştırsam işime yarayacak şeyi bulabilirdim.
Tahminlerimde yanılmıyordum. Yarısı kullanılmış paketi görünce içime düşen korku gitti. İçinden bir tane alıp lavaboya gittim.
İşim bittikten sonra merdivenlerden aşağı indim. Burnuma gelen yemek kokusu muydu? Merakım artarken kurulmuş sofrayı görünce şaşırdım. Gerçekten bunu beklemiyordum. Bana işkence,gözdağı ile istediği her şeyi yaptırabilecekken benim söylediğim yöntemi kullanması garipti. Yemek ve konuşma. Savaş ile emir cümleleri kurmayacak kısa sürmeyecek bir diyalog kuracaktık. Garipti. Kelimenin tam anlamıyla garipti. Burası benim aksime ona iyi gelmişti çünkü hala elektrikler yoktu.
''Yemek istemiştin değil mi?''
Kurulu olan sofraya baktım. Şizofrendi. Annesini öldürebilecek kadar soğukluğa sahip olan bir katil şimdi iletişime geçebilmek için kibarlık yapıyordu.
Evde taze yiyecekler vardı. Buraya tahmin ettiğimden daha sık geliyordu.
Oturmam için sandalyeyi çekti. Oturduğumda yemeklere kusur arayan gözlerle baktım. Yemeklerde cinayetleri gibiydi. Muhteşem...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KATİL
Mystery / ThrillerO yıl, bahar fırtınaları çok uzun ve şiddetli geçti. Birçok ceset bulundu. Ve hepsinde K.B. işareti vardı. O, bir katil... Kahverengi gözlerinin ardında karanlık düşünceler besliyor. Karanlık zihnini aydınlatan tek şey kan. P...