TEKLİF

6.9K 478 207
                                    

Yürek yorulunca, ter gözden akar.

Mevlana

Ünzile.

Babamın kadınlar için söylediği, inandığı bir felsefesi vardı. Kadınlar en şiddetli acıları bile kaldırabilecek güçtedirler. Bu sözü anımsadıkça korkum azalıyor ve ayakta duracak gücü buluyordum. Annem ve babam benim için ayakta kalmışlardı. Bende onların inandıkları şeyi boşlayamazdım. Onlara bir hiç uğruna ölmediklerini göstermem gerekiyordu. Tabii öncesinde buradan kurtulmam ve bir üniversiteye gitmem gerekiyordu. Ne olmak istediğimi bile bilmezken sınavı kazanmak zor olacaktı.

Bu yüzden ne kadar güçlü olduğumu görmem gerek. Sınırlarımı ne kadar çok zorlarsam o kadar güçlüyümdür. Artık ulak olmayacağım. Bir kerede olsa bencilce kendimi düşüneceğim ve birilerine yardım etmek ikinci planda olacaktı. Kimse bana yardım etmemişti, oysa ne merhametliydim onlara karşı.

İnsanların ne yaptıkları umurumda değildi. Umurumda olan yardım edebileceğim bir konunun olup olmamasıydı. Zamanla kendilerinden nefret ettirdiler. Ve arkalarından zaten pekte sevmem insanları dedirtebilecek kadar yüzsüzlerdi. Onların bu davranışı çok küçükken gördüğüm bir rüyayı bana anımsatıyordu. Geçmişte kalan rüyalarımdan çok azını anımsarım ve bunlar birkaç kareden ibarettir. Bir işime yaramayacak kadar saçma olan bu rüyaları beynim neden silmiyor bilmiyorum. Belki de oluşmuş olan boşluğun üzerini bu tarz anılarla kapamaya çalışıyordu. Eğer beynimin omuzlarından tutup onu silkeleyebilseydim hemen bunu yapardım. Hatta bir kaç tokat daha atardım ama beynim bana olan ihaneti hala sürdürmeye devam ediyordu.

İsyan etmeye cesaret edemeden biraz daha yavaşladım. Kendime gaz veriyordum ama sönüp gidiyordu. Sanrım yalnızlığa ve sessizliğe o kadar çok alıştım ki geriye dönmeyi hiç düşünemedim bile. Geri dönsem bile bulacağım şey bir harabeden farksızdı. Moloz yığınlarından yeni bir mekan inşa edebilirdim ama ben o yığının altında kalıyordum ve belime gereksiz yükler biniyordu.

Yüreğimi telaşa vermemeye çalışıyorum. Nasıl her mutluluk bir son buluyorsa bu hüzünde son bulacak. Hiçbir acı da sonsuza dek sürmeyecek. Yıldızlar aya kavuştuğunda, güneş yeniden ana karaya yüksekten bakacaktı. Gece ve gündüz birbirini kovalarken bu yaşadıklarımın da bir sonu olacak diyorum ve bu dediklerim ayakta durmama yardımcı bastonlar oluyorlardı.

Sen kimsin?

Yankı Yalman.

Sen nesin?

Kurtulmak isteyen kızım.

Nereye aitsin?

Özgürlüğümü elde edebileceğim her yere.

Bu tarz sorular sorup içindeki ateşi körlüyor ve mantıklı  olanı yapmaya çalıyordum ama bu soruları tekrar etmek belirli bir zamandan sonra onları sıkıcı yapıyordu. Ve durmak bilmeyen zihnim sürekli eski rüyalarımı bana hatırlatıyordu. Bozulmuş gibi sürekli yenileri geliyordu ve bunu istediğim anda kapatabileceğim bir düğme, yayını kesebileceğim bir priz yoktu. Beynimi durdurmanın tek yolu başıma alacağım şiddetli bir darbe idi ve bu darbe beni komaya soksa iyi olurdu. Dayımın beni bulduğu ve başucumda uyanmamı beklediği bir hastane odasında olmak için nelerimi vermezdim ki!

Seçimlerimin benden çalınmış olması, geleceğim hakkında beni sorumlu yapmaması gerekirdi ama bir kızın uzun süre kayıpken bulunması, hele de onu kaçıran bir erkekse diğer insanların gözünde namustan yoksun olarak görülecektim. Çoğu kez tecavüze uğrayacak kadar oldum ama hala iyi durumdayım. Bundan sonra ne olacağını bilmiyorum ve bu korkum keşfedildiği anda biterim. Fiilen değil tamamen yok olurum. Beni hayata bağlayan tek gri bağ buyken bebeğin kordonunu keser gibi o bağıda keserlerse benim için kuyunun dibinde olduğum karanlık zamanların hikayesi başlamış oluyordu.

KATİLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin