En yükseğe erişmek isterseniz, en aşağıdan başlayın.
S.Pyrus
Gözüm kapının ardındaki kişiye dikilmişti. Savaş'ın bizi yardım alabileceğimiz birilerinin yanına getirmesini umut ederken siyah pantolonunda ki kemerden Aslan'ı tanıdım. Yüzünü görmeme bile gerek yoktu ama ifadesi netti; bıkkın ve ne olduğunu anlamaya çabalayan o ifadeyi anlamamak imkansızdı.
Gri gözleri beni süzdüğünde kanlı bir gelinlik giydiğimi anımsadım. Her ne oldu da gelinlik ve damatlık içinde bulunduğumuzu merak ediyordu. Aslan'ın merakını gidermek için yeterince vakit vardı ama Savaş için yoktu.
Aslan, Savaş'ı içeri taşımama yardım etti. O Savaş ile ilgilenirken ben eve bakıp o kadar kısa süre içinde neler düşünmedim ki, Aslan'ın kavgalarımızdan kaçıp bu evde saklandığına kadar vardı bu düşünceler.
Başımın dönmesiyle birlikte bordo renkteki tekli koltuğa pofuduk gelinliğimle çöktüm. Kafam o kadar çok karışıktı ki evin neye benzediğini bile hatırlayamıyorum. Yorgunluk üzerimden akıyordu ve kendimi iyi hissetmiyorum. Hayata karşı duyarsızlaştım ve artık ilgimi çeken bir şey bulmakta zorlanmaya başladım.
Boş boş Aslan'ı seyrettim. Dikecek deri bulamayacağından bahsedip kendi kendine söyleniyordu. Gri saçları ortamın loş ışığında parlıyordu. Rüzgarın ıslığı yarı açık olan pencereden içeri girip evde ıslık çalıyordu. Rüzgar çıplak tenime değip ısırmaya başlayınca içimden küfrettim.
"Siz ikiniz neden bu kılıktasınız?"
Pür dikkat önündeki işine odaklanmıştı ama neler olup bitiğini öğrenmeden durmayacaktı. Birbirine kenetlediğim ellerimi çözdüm ve dizlerime koydum. Kirlenmiş yüzüklerimle oynadım. Parmağıma hala bir yük yapıyorlardı. Maddi ve manevi ağır bir yüktü ve göğsümün üzerine anlayamadığım bir ağrıya sebep oluyordu.
"Uzun hikaye," diyerek başladım cümleye. Bazen yüzeysel, bazen de derinleme bir şekilde tüm olayı anlattım.
Aslan ise kısa bir süreliğine bana döndü. "Kulübeden ayrılalı daha 24 saat olmadı, 50 yıllık suç işlemeyi nasıl başardınız?"
Aslan tıbbı malzemeleri toplarken Savaş'ın yanına gittim. Koca bir karanlık olup her yeri kapladı Savaş. Ölümü kıskandıracak kadar solgun ve duygusuzdu.
"Günün çokta kötü geçmiş sayılmaz ha?"
"Bilmiyorum. Gece ikiye kadar ödevimi yapıp ertesi gün okula getirmeyi unutup eksi almak gibi bir şeydi," dedim. Başımın ağrısı ile yüzümü buruşturdum.
Aslan gülümseyen bir ifade ile bana döndü ama alnındaki yarayı görür görmez kaşlarını çattı. Savaş'la olan işini bitirdiği için hemen ayağa kalkıp burnumun dibinde dikildi. Onu iyi olduğuma ikna etmek zorunda kalacaktım birde.
"Yaralandığından bahsetmemiştin," dedi yaramaz bir çocuğu uyarır gibi. İşte bu da atladığım kısımlardan biriydi.
"Ufak bir sıyrık. Önemli değil. Benim sadece bu gelinlikten kurtulmam lazım," dedim.
Gelinlik, omzumdaki yükü arttırıyor ve beni daha da üzüyordu. Bir an önce ne olacaksa olsun havasındaydım ama Aslan'ın yüzünden beni rahat bırakmayacağını anladım.
"Bana bir sıyrıktan fazlası gibi geldi. Otur şuraya," diyerek zorla beni muayene etmeye başladı.
"Gerek yok. Ben kendimi iyi hissediyorum. Savaş uyanınca da gideceğiz zaten," dedim. Bu benim Aslan'a fazla yük olduk deme çabalarımdı ve onun gri gözleri bana öfkelenmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KATİL
Mystery / ThrillerO yıl, bahar fırtınaları çok uzun ve şiddetli geçti. Birçok ceset bulundu. Ve hepsinde K.B. işareti vardı. O, bir katil... Kahverengi gözlerinin ardında karanlık düşünceler besliyor. Karanlık zihnini aydınlatan tek şey kan. P...