Mutlu aileler birbirlerine benzerler. Her mutsuz aileninse kendine özgü bir mutsuzluğu vardır.
Leo Tolstoy, Anna Karenina
Geneleve denk gelen birçok kelime vardı. İnsanlar burayı farklı bir şekilde ifade etmek için oldukça kafa patlatmışlar. Aşağı mahalle, kırmızıfener, kerhane, umumhane ve benim bilmediğim birkaç kelime daha.
Hiçbiri de burada dönen iğrenç işleri örtmeye yetecek kadar kuvvetli değildi. Hiçbiri burayı masum kılamazdı.
Burada kaç hayat sönmüştü?
Kaç hayal yıkılmıştı?
Kaç kişi olmadığı birine dönüştürülmek zorunda kalmıştı?
Zihnimin cehennem çukurlarını aratmayan odacıklarında sürekli aynı sorular dönüyor ve tilki suratlı adamın söylediği cümle ile de benim hayatım yok oluyordu.
Leeda diye seslenmişti. Menekşe gözlü kızında ismini öğrenmiş olmuştum. Ondan birine haber vermesini istemişti. Sandığımdan daha önemli bir yere sahipti. Ve o gelen kişinin bakire kızlara olan düşkünlüğünü tahmin bile edemiyorum.
Bu nasıl bir sapkınlıktı?
Tilki suratlı adamın yüzündeki ifadeyi unutamıyorum. Sanki daha önemli işleri varmış gibi acele ediyordu. Tabii onun gözünde kadınlar fahişeden ibaret olduğu için vakit bile ayıramayacak durumdaydı.
Yutkunmak zorlaştı. Sanki grip olmuşumda boğazım ağrıyor gibi. Belirli bir zaman sonra yutkunmaktan vazgeçtim. Canımı yakıyordu.
Gözlerimi her kapatışımda alt katta olan kızları görüyorum. Bunu yapmak için zorlanıyorlar. Ve aralarına yeni katılacak olan ben varım. O kızlara acıdığım gibi onlardan da korkuyorum. Leeda onlardan biraz bahsetmişti ve bende pek de iyi izlenim vermemişlerdi.
Alt kat nasıldı? Kızların kalması için ranzalarla mı döşenmişti? Kim fahişelere ranza vermek ister ki? Yere bir yatak atıp onları çalıştırdıklarından eminim. Beni de mi oraya atacaklar?
Tabii ki de oraya atacaklardı. Bana özel oda verecek değillerdi. İsterseler şu anda öldürürlerdi.
Ağlamayacağıma dair yemin ettim. Onların karşısında ağlamayacağım. Beni bu kadar çaresiz görmelerine izin vermeyeceğim. Bunun için gözlerimle savaşmaya başladım. Onlar çoktan sulanmaya başlamıştı. Zaten bana hep ihanet etmenin bir yolunu ararlardı.
Bu sefer kendimi kandırmak yerine en kötüsüne hazırlanmaya çabaladım. Leeda kaçmaya çalıştığı için kendisine zarar verilmediğini söyledi. Ama daha beter olarak en kötü müşterilere çıktığını söyledi. Yani başıma gelecek en kötü yazgı yine aynı kapıya çıkıyordu.
Onların başına yeterince bela olursam benden kurtulmak yine başkalarına verirlerdi. Leeda onu da bana anlatmıştı. Vücut uzuvlarının parçalanıp sahil kenarında bulunan kızlar. Onlardan biri olabilirdim. Sanırım sonum bu olacaktı çünkü ben Leeda gibi asla bu işi kabul etmem.
Nasıl kabul edebilirim ki? Nasıl kendime yedirebilirim ki? Yapamam, kime verirse versinler buna katlanamam.
Şu anki tek derdim ise Yargıç denilen adam. Buraya gelmeden önce ölüp kalması için dua ettim. Zarar verdiği tüm kızlar gibi acımasız bir şekilde ölmesini istiyorum. Can yaktığı gibi canı yansın.
Ne zaman bu kadar merhametsiz biri oldum bilmiyorum ama kötü işler yapan birilerine karşı nasıl olur da iyi bir cümle düşünebilirim ki? Şu ana kadar tanıdığım kaç adam bana zarar vermek istemedi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KATİL
Mystery / ThrillerO yıl, bahar fırtınaları çok uzun ve şiddetli geçti. Birçok ceset bulundu. Ve hepsinde K.B. işareti vardı. O, bir katil... Kahverengi gözlerinin ardında karanlık düşünceler besliyor. Karanlık zihnini aydınlatan tek şey kan. P...