KURBAN 22

26.3K 1.4K 332
                                    

Korkularınız sizin en sadık dostlarınızdır. Çünkü onlar sizin hiçbir zaman terk etmezler.

Dostoyevski


Doktor anlatıyor...

Karşımdaki adama baktım. Siması çok tanıdıktı. Kahretsin!

''Savaş Melek.''

''Özledin mi?''

''Bak konuşabileceğimizi biliyorsun.''

''Konuşmak mı ? Daha yaratıcı olabilirsin.''

Ağır ağır adımlarla, geri geri giderken olası bir dövüşe hazırlanıyordum.

Eliyle yüzüne bağladığı bezi sıktı ve havaya bir şey sıktı. Kahretsin gözlerim, gözlerim kararıyor nefes almamam gerekiyor.

~~~

Kendimi bir depoda buldum. Sırt üstü yatırılmış el ve ayaklarım yatağa kelepçelenmişti. Karanlıkla gölgesini gördüğüm Melek;

''Söylesene kalbine pil yerleştirmişlerdi değil mi? Hım peki bu mıknatısları koysam ne olur? Deneyip görelim değil mi?''

''Yapma!''

Sinsi bir gülüş attı.

''Daha yaratıcı olamaz mısın? ilham meleklerimi kaçırıyorsun.''

Bilincim kapanacaktı. O pilleri bir an önce çekmese.

''Ama biliyorsun masum biri olmayarak bu ölüm senin için çok az. Çok sade.''

Gözlerim kararmayı başlamıştı nefes alış verişim düzensiz bir hali vardı. Kalbimin üzerinden mıknatısları aldı. Oldukça bitkin hissediyorum. Derin derin nefes almaya başladım. Elindeki bıçağı sağ koluma doğru batırdı. Derin çığlık attım.

''Kaç çocuk vardı söylesene?''

''Neden bahsettiğini anlamıyorum?''

Sağ kolumdaki bıçak batığı yere o kadar acıtıyordu ki !

''Yuvada kaç çocuk vardı? Sağlık kontrolüne gittiğin yuvada, kaç çocuğa tecavüz ettin?''

Diyerek elindeki bıçağı sol koluma batırdı. Derin bir haykırış daha...

''Neden bahsettiğin anlamıyorum?''

''Zamanımı gerçekten boşa harcıyorum! Sen, düzenli listemi bozuyorsun.''

''Savaş,seni tanıyorum. Eskisi gibi seni mutlu eden şeyleri düşün. Sen bu değilsin!''

''Ne dersen ne! Ben buyum. Beni mutlu eden tek şey senin gibi zavallıların kanı. Başka hiçbir şey beni mutlu etmiyor! Zevk vermiyor.''

Sesi fısıltıya dönüştü. Beklide kalbinin derinliklerine girebilmiştim. Hızlı bir şekilde geri döndü ve elindeki bıçağı boynuma geçirdi. Nefes alamıyordum. Tek gördüğüm boynumdan fışkıran kanlardı.

Özgür'den...

Bakalım Savaş Melek kardeşine ne kadar veriyor? Yeşil gözlerini üzerime dikmiş ona açıklama yapmamı bekleyen Ahu, bana dik dik bakmayı sürdürdü. Çalan telefonu izin isteyerek açtım.

''Ne var Mehmet iz üzerindeyim?''

''İz mi? Hangi fahişenin üstündesin bilmiyorum ama zevkini bölmek zorundayım. Savaş Melek birini daha öldürdü. Cesedi bulduk. İkinci psikiyatrisini öldürmüş. Adresi veriyorum on dakikaya burada ol.''

Savaş Melek birini daha mı öldürmüştü? Nasıl? Hayır, hayır bunu beklemiyordum. Nasıl gözden kaçırabilirim? Durumu daha kötü oluyor. Telefonu cebime attığım gibi oradan uzaklaşmaya başladım.

''Hey nereye gidiyorsun? Beni niçin çağırdın?''

''Halletmem gereken işlerim var bitince söz anlatırım.''

''Bir cinayet daha var değil mi?''

Salak olmadığı anlaşılmıştı ama peşimden gelen bir belaya ihtiyacım yoktu. Özelikle de ceset incelerken.

''Doğru bildin şimdi evine gir!''

''Eve gideceğimi mi sanıyorsun?''

''Seni de yanımda getireceğimi mi sanıyorsun?''

''Hayır, bir taksi ile seni takip edeceğim.''

Sinir bozucu şey, diyerek yoluma devam ettim. Polisler beni olay yerine alırken onu almayacaklardı. Bunu bilerek sinsi bir sırıtış ile yürüdüm olay yerine.

Polisler daha gelmemişlerdi. Nasıl ya? Girişte duran adamlara döndüm. Bir ceset olduğunu biliyorlardı.

''Polisler nerede?''

''Yoldalar diye biliyoruz.''

Kim olduğumu bilmeden bana garip garip bakıyorlardı. Arkama dönüp Ahu Melek 'e;

''Geride kalıyorsun.''

''Neden?''

''Olay mahalline giremezsin. Burada bekle.''

Dediğimi yapmış ve orada beklemeye başlamıştı. Cesedin yanına gittim. Ellerinden ve boynunda bıçak yaraları duran adama baktım. Arkamdaki çığlık sesi ile geriye döndüm. Korkuyla karışık ağlayan Ahu Melek'e baktım.

''Bakma.''

Diyerek onu uzaklaştırdım. Geri döndüğümde bencil bir sırıtış ile Mehmet'i gördüm.

''Ahu Melek değil miydi o?''

''Evet. Şimdi çeneni kapa!''

Dedim büyük bir sinir ile. Mehmet gülmemek için kendini tutarken elime beyaz eldivenleri geçirip bileğine baktım. ''KB''.

Aynıydı hala. Daha hızlı olmam gerekiyordu. Çünkü Savaş Melek oyun oynamaktan sıkılmıştı ve benim elimde onun dikkatini çekebilecek sadece Ahu Melek vardı...

 


KATİLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin