Bilmeden yapılan hata yanlışlıktır. Bilerek yapılan hata ise ihanettir.
B. Brecht
Özgür'den...
Sırtımı epeyce rahat olan koltuğa yasladım ve düşünebilmek için gözlerimi yumdum. Son zamanlarda iki saatten fazla uyku uyumamıştım. Ve arada yorgun düşüp kafamdaki dalgaları dinginleştirmek için gözlerimi yumsam Yankı yeniden beni arıyormuş gibi hissediyorum. Telefonumun zil sesi çalıyormuş gibiydi. Sürekli şarjını kontrol ediyor ve bana gelen sesli mesajları kontrol edip duruyorum.
"Alo?"
Beni arayarak uyandırmıştı. Telefonun ekranına baktığımda numarayı tanımıyordum ama yinede açıp cevap vermiştim. Açmayabilirdim. Bazen tanımadığım numaraların telefonunu açmıyordum. Açtığım şükrediyorum. Ya açmasaydım? Çekeceğim vicdan azabını hesaba bile katamıyorum.
Artık arayan herkese cevap veriyorum. Hiçbiri Yankı değil. Bazıları yardım istiyor ama yardıma muhtaç durumda olan benim. Gerçek acıydı çünkü gerçekti. Daha önce arayıp da açmadığım ihtimalini görmezden geliyorum. Yankı daha önce aradığından bahsetmemişti.
"Ah, dayı. Ben Yankı. İyiyim. Endişelenmene gerek yok. Kaçtım... Geliyorum."
Arayanının o olduğunu anladığımda ne yapacağımı bilemedim. Yerimden sıçradım. Hem onunla konuşuyor hem de kendimi dışarı çıkabilecek bir hale getirmeye çabalıyordum.
"Yankı, neredesin?"
"Bir benzin istasyonunda."
Hangisi olduğunu bilmeme rağmen aklıma milyonlarca benzin istasyonu geldi. Onu gidip almalıydım. Hepsini tek tek dolaşmak zorunda kalsam bile gidecektim.
"Oradan ayrılma. Seni almaya geleceğim."
"Bu-burada kalamam. Be-beni bulur. Yanına geliyor olacağım. Hoşça kal."
Telefonu kapattı. Eğer bana hangi istasyonda olduğunu söyleseydi onu daha kolay bulabilirdim. Onun yanına olabilirdim ama o it herif onu nasıl korkuttuysa kekeleyerek benzin istasyonunda kalamayacağını söylemişti. Ona zarar vermiş miydi? Verecek miydi? Tecavüz etmiş miydi? Hamile kalabilirdi.
Onu öldüreceğim. O şerefsizi öldüreceğim.
Ölü bir market görevlisi bulduğumuzda neden sonraki aramalarımın cevap bulmadığını anlamıştım. Savaş, market görevlisini öldürmüştü. Aramaları bölgede yoğunlaştırdık. Kimse bize bilgi vermedi. Orada bir yerde olduklarını biliyorum. Polis arabaları sürekli oradaydı. Gören ve ihbar edecek olan kişiye ödül bile teklif ettim ama artık o bölgede olmadıkları bilgisini aldım.
Yankı hala Savaş ile birlikte mi? İyi mi? Cellat onun peşindeydi, mahalleden gitmelerinin sebebi bu muydu? Kasap onları da uyardı mı? Savcı bana o arama emrini verseydi tüm evleri tek tek arayacaktım ama rüşvetçi herif benden nefret ediyordu. Hiç tanımasa bile Yankı'nın kaybolmasına sevindiğine eminim.
Fihristime gidip Kasap'ı aradım. Hiçbir sonuç yoktu. Tıpkı telefonumdaki mesajlardan bir şey çıkmaması gibi. Bu nasıl olabilirdi? Kasap kimdi ve neden bizimle ilgileniyordu? Ölmemizi istiyordu ama tek sebebi bizimle oynamak istemesiydi.
Normalde bir olayın gidişatını izlediğimde hemen hafızamı yoklar ve benzer bir vakayla kıyaslama yapıp tamamlardım. Ama bu başıma gelenlerin bir benzeri daha önce görmedim ve duymadım.
Yeterince düşmanım yokmuş gibi Cellat yaşıyor ve intikam peşinde. Savaş'ın Yankı'ya ihtiyacı vardı ama yeniden Cellat ile karşı karşıya gelirse ne yapar bilmiyorum. Cellat'ın amacı intikam. Sadece bir korkak gibi kızlarla uğraşıyor. Onlara zarar vererek bizim canımızı yakmaya çabalıyor. İşlerimizi bozuyor. Cellat'ı öldürmek için ateşe değil suya ihtiyaç vardı. Ondan ancak boğarak kurtulabilirim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KATİL
Mystery / ThrillerO yıl, bahar fırtınaları çok uzun ve şiddetli geçti. Birçok ceset bulundu. Ve hepsinde K.B. işareti vardı. O, bir katil... Kahverengi gözlerinin ardında karanlık düşünceler besliyor. Karanlık zihnini aydınlatan tek şey kan. P...