Umut insanı uyandıran bir rüyadır.
Aristo
Kanlarla kaplı bir yatakta uyandığımda regl olduğumu sansam da bu kan regl için fazlaydı. Gözlerimi bu bulanıklıktan kurtarmak için kırpıştırıp dururken ellerimde ki kanı fark ettim. Minik bir çığlık ağzımdan kaçarken ellerimdeki kanı silmeye çabaladım fakat çıkmıyordu. En iyisi kalkıp ellerimi yıkamaktı.
Ayaklarımı yataktan aşağıya sarkıttığımda bir çığlık daha kaçtı ağzımdan. Yerler cesetlerle doluydu. Onları öldürmüş olabilir miydim? Hepsini. Ellerimdeki kan bunu gösterirken hiç tanımadığım bir ses ağır ağır kulaklarımda çınladı. Hepsini sen öldürdün. Hepsi senin yüzünden öldü.
Hayır!
Bağıramadığımı fark etmem birkaç dakikamı aldı. Feryatlarım dul kalan bir kadın gibiydi. Kafamdaki sesi susturamıyordum. Cesetlere bakmak istemiyordum ama gözlerim yavaşça aşağıya indi. Yerler kan gölünü andırıyordu, neler olduğu hakkında en ufak bir bilgim bile yoktu.
Annem ve babam yan yana mosmor suratlarla birbirlerine bakıyordu. Gözlerimi hemen başka yöne çevirdim. Kafasında kanlı bir balta olan Lamia duvarın dibinde gözlerini tavana dikmiş duruyordu. Çığlıklarım, titremelerim yanında hafif kalırken kafamı pencerenin önündeki cesetlere çevirdim. Düğününü mahvettiğimiz çift kanlı gelin ve damatlıklarıyla sanki nikâh masasında oturuyormuş gibi duruyorlardı.
Zorla yutkunurken Tunç'u karnını deşen bir boruyla duvarda asılı gördüm. Artık zangır zangır titriyordum. Tunç'un biraz aşağısında kalbinin üzerine iki tane bıçak yemiş olan Aslan vardı. Cellât ve oğlunu da alınlarından iki tane kurşun yemiş halde cesetlerin arasında gördüm.
Sessiz çığlıklar atarken midem bulanıyordu. Buradan hemen çıkmam gerekiyordu. Ayaklarım birbirine karışmış birçok insanın kanına bulanırken koşarak banyoya gittim. Kusmak istiyordum ama klozetin yanında duran Süsen'in gözlerinin oyulduğunu fark ettiğimde banyodan uzaklaştım. Evin her yerinde cesetler vardı, hepsinin simaları tanıdıktı. Evden dışarı çıkmak için cesetlere basmamaya uğraştım. Tüm evi dişlerimi sıkarak geçtim. Midem kalkıyordu, sürekli çığlıklar atıyordum.
Elimdeki kan kapı koluna bulaşırken kapıyı açabildim. Bunları ben yapmadım. Birisi ben yapmışım gibi gösteriyordu. Sebep ben değildim diye kendimi avuturken aklıma Kasap geldi. O burada değildi, henüz onu görmemiştim. Tüm bunları yapıp suçu üzerime attığını düşününce ellerimi yumruk yaptım ve yüzümdeki her bir kasın gerilmesini hissettim.
"Yankı."
Yaşayan birisi.
Sesin kimden geldiğini anlamak için hemen arkamı döndüm. Ses, ağzı tıka basa doluymuş gibi birisinden çıkıyor gibiydi. Savaş'ı yere kapaklanırken gördüm. Koşarak yanına gittim ve kurşunların onu yaşatmayacağını anlasam da yüzünün yarısı kana boyandığı halde hala yakışıklı görünen Savaş'a gülümsedim. Ağzı kanla doluydu.
"Ne-"
Hemen lafını böldüm. "Konuşma. Enerjini hayatta kalmak için sakla," dedim.
Her zamanki gibi beni dinlemedi. "Neden yaptın?"
Ne yaptım? Bunları ben yapmadım. Birisi suçu üstüme atmak istiyordu ama kim olduğunu bilmiyordum. O an da uyandım.
Başka bir rüyaya.
Sürekli uyandığım ve uyandığımda kendimi daha da büyük bir dehşetin içinde bulduğum bir kâbus gördüm. Ya da kâbuslar mı demeliyim? Elimi enseme koyduğumda terden ıpıslak olduğunu fark ettim. Kalbim göğüs kafesimi delecek kadar sert çarpıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KATİL
Mystery / ThrillerO yıl, bahar fırtınaları çok uzun ve şiddetli geçti. Birçok ceset bulundu. Ve hepsinde K.B. işareti vardı. O, bir katil... Kahverengi gözlerinin ardında karanlık düşünceler besliyor. Karanlık zihnini aydınlatan tek şey kan. P...