Bir sigara yakıp arabayı çalıştırırken fısıldadı..
- Söz veremem.
Araba barlardan taşan kafası güzel insanlar ve müziklerle dolu bir sokakta durdu. Etrafıma bakındıktan sonra sinirli bir şekilde ona döndüm.
- Ben burda cafe falan göremiyorum.
- Çünkü cafe ye gelmedik.
Tüm iyi niyetimle beni bir cafeye getireceğini ummuştum ama bakışlarıyla arkamdaki barı işaret edince tamamen yanıldığımı anladım. Daha da fazla sinirlenerek ona döndüm.
- Rüzgar! Sen deli misin? ben bara gidemem daha 17 yaşındayım.
- Sakin ol! Seni orda votkanın içinde boğacak değilim.
- Biliyorum. Ama beni içeri almazlar ki zaten.
- Alırlar!
- Almazlar!
- Alırlar!
Gözlerimi devirip inadımı kanıtlamak için barın kapısının yanında duran görevlilerden birinin yanına gittim.
- Bayan sıraya geçmelisiniz.
- Ben sadece bir şey soracağım.
Yan gözle arabasına yaslanmış bana bakan Rüzgara baktım ve yeniden görevliyle konuşmaya devam ettim.
- 18 yaşından küçükler giremez dimi?
- Hayır giremez.
- Tüh! Bak şu işe ben giremiyorum. Neyse teşekkürler.
Rüzgarın yanına dönüp ona ‘’ sana demiştim’’ bakışımı atıp karşısında kollarımı kavuşturarak durdum.
- Şansımıza küselim. Başka zaman.
- Gel benimle.
Kolumdan tutup beni bara doğru yürütürken fısıldadım.
- Rüşveet falan vermeyeceksin herhalde dimi?
- Hayır.
Beraber görevliye kadar yürüdük. Yaklaştığımız sırada Rüzgar bir anda kolunu omzuma attı ve beni şaşırttı. Bir an omuzlarım kolunun ağırlığı altında ezilir gibi oldu ve tökezledim ama kendimi toparlayıp sordum.
- Ne yapıyorsun?
- Dolu dolu nefes alman için sana yardım ediyorum.
Adamın yanına gittiğimizde gülümseyerek konuştu.
- Naber cenk?
- İyidir za..
Rüzgarın ona birkaç kaş göz işareti yaptığını ve sözünü kestiğini gördüm. Tabi bu sırada adamın aslında ne diyeceğini çok merak ediyordum ama Rüzgarın bakışlarından sonra cümlesini değiştirdi.
- İyiyim Rüzgar sen?
- İyidir. Baya kalabalık görünüyor.
- Aynen öyle.
- Sana kolay gelsin. Görüşürüz.
- Saol. İyi eğlenceler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zakkum
Teen Fiction- Sana neden zakkum diyorlar? Yamuk sırıtışı beni kendi dünyasının dışına iterken '' fazla safsın'' der gibi haykırıyordu. - Biraz düşün belki anlarsın papatya. Gözlerimi devirip bana taktığı ve duyduğum en anlamsız lakabı inkar eder gibi...