Kayıtlara geçsin diye söylüyorum.. Bu Cengiz Doğan'ı son görüşüm değildi.. Ama yıllarca aklımdan çıkmayan o satırların sahibi olan kitabın ismini asla öğrenemedim. Sanırım bu da benim sonsuz mavilikteki bir tavana sahip olan odamda saklayacağım sırlardan birisiydi.. hiç çocuk olamamış sevgilimle beraber.
Ertesi gün beklediğim gibi Rüzgar okula gelmedi. Muhtemelen her şeyi bir araya getirip düşünmeye çalışıyordu. Okuldan sonra eve döndüğümde babam ve Poyraz'ı salonda otururlarken buldum.
''Hazal.. sonunda geldin. Hadi eşyalarını al bizim eve gidiyoruz.''
Babamın gelip bizi alacağını bile unutmuştum. Basitce başımı sallayıp merdivenleri hızla aştım ve odama çıktım. Bir çantaya okul formamı kitaplarımı falan koyduğum sırada babam odanın kapısını tıklatarak içeri girdi.
''Yardım lazım mı?''
''Yok bitti. Çok bir şey almayacağım zaten. Tarih kitabımıda almam lazım. Masanın üstünde olmalı veriri misin?''
Babam masanın üzerindeki tarih kitabını alıp bana uzatırken görmemesini umduğum bir şeye gözleri takıldı. Dün giydiğim ve elimi kestiğimde üzerime sildiğim için kanla kaplanmış olan tshirte..
Sandalyenin üzerindeki tshirtü çekip aldı ve endişeli bir şekilde bakışlarını bana dikti. Omuz silkerek normal davranmaya çalıştım ve elimi göstererek konuştum.
''Sandiviç yaparken elim kaydı kesiverdim.''
''Tatlım dikkat et böyle şeylere iyi misin?''
''Evet bir şey olmadı ya önemli değil.''
Kitabımıda çantama tıkıp çantayı kapattım. Babamın peşinden aşağıya indiğimde Poyraz çoktan evden çıkmıştı. Arabaya binip babamın evine gidene kadar çenemi kapalı tuttum. Kim olduğunu bilmezken onunla konuşmak daha da zordu.
Kırmızı ışıklardan birinde durunca babam bana eğilip sordu.
''Akşam ne yemek istersiniz?''
''Bilmem Poyraz seçsin.''
Poyraz'ın arka taraftan gelen ufak kahkahası yüzümde hafif bir tebessüm oluşmasına yol açtı. Muhtemelen ya Pizza ya da hamburger yiyecektik. Işık yeşile dönünce sürmeye devam etti.
''Sen iyi misin canım?''
''Evet. İyiyim.''
''Problem yok değil mi?''
''Yok.''
Problemden fazlası vardı. Ama hepsi bezgin ve yorgun gelem sesim , donuk bakışlarım ve sahte gülüşümün ardında gizlenmişti. Babamla nasıl konuşacağımı bile bilmiyordum. Hiçbir zaman istediğim gibi bir iletişimimiz olmamıştı.
Sonunda eve geldiğimizde içeriye geçip onları yalnız bıraktım ve doğruca odama gittim. Çantamı bir kenara koyduktan sonra bir an için derin bir nefes aldım. Bu evde olmak korkutucuydu. Sanki her an bir yerden bir paket uyuşturucu ya da bir ceset çıkacakmış gibi geliyordu ve ben buna dayanamıyordum.
Neyseki Poyraz yanımdaydı. Ona baktığım her an biraz da olsa içim huzurla doluyordu. Kapım çalınıp Poyraz ve babam içeri girince çantamdan çıkardığım okul formamı kenara koyup onlara baktım.
''Poyraz pizza yemek istiyor. ''
''Tamam. Siz yiyin ben pek aç değilim erken yatacağım.''
''Emin misin?''
''Evet. ''
Poyraz siparişi vermek için salona doğru koşarken babam yanıma gelipbir süre öylece bana baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zakkum
Teen Fiction- Sana neden zakkum diyorlar? Yamuk sırıtışı beni kendi dünyasının dışına iterken '' fazla safsın'' der gibi haykırıyordu. - Biraz düşün belki anlarsın papatya. Gözlerimi devirip bana taktığı ve duyduğum en anlamsız lakabı inkar eder gibi...