Cenaze

2.2K 118 5
                                    


Sabah omzumdaki nazik dokunuşlarla uyandığımda gerçeklikten tamamen uzakta bambaşka bir boyuttaydım sanki. Her gördüğümde kalbimin daha hızlı atmasını sağlayan o suratı görmek üzere uyandım ama karşımdaki kişinin Rüzgar olmadığını anlamam , yorgunluğunda yarattığı sersemlikle biraz zaman aldı. Anneme bakarken onu ne kadar özlediğimi yeni yeni fark ediyordum. Sıkıca sarılıp onu yanıma çektim ve kokusunu derin derin içime çektim. Keşke son senemde ondan böylesine uzak kalmam gerekmeseydi. Sırtımı okşarken " Nasıl hissediyorsun? İyi misin? Çok yorgun olmalısın." endişelerini art arda sıraladı. Başımı sallarken " Merak etme iyiyim. En azından çalışıyorum." dedim.

" Tüm bunlar nasıl başımıza geldi anlayamıyorum."

" Sanırım herşey senin bu adamla evlenmenle başladı diyebiliriz."

" Böyle olayların arasında kaldığın için çok üzgünüm. Eminim bu sene yapılacaklar listende bu yoktu."

" Kimsenin yapılacaklar listesinde babasının gizli bir cinayete kurban gitmesi ardından gelen karışıklıklar yoktur sanırım. Ama ben senin kızınım. Tüm bunlarla başedebilirim."

" Hemde sandığımdan daha iyi bir şekilde."

Ona daha sıkı sarılırken bir parça rahatlamış hissediyordum. Cevabından korkarak " Ne kadar kalacaksın? Hemen dönmen gerekiyor mu?" diye sordum. Yanıtlamadan önce oluşan sessizlik bana burda çok kalamayacağını anlatıyordu. Parmaklarını saçlarımın arasında dolaştırırken " Cenazeden sonra dönmem gerekebilir." dedi.

" Cenaze mi olacak?"

" Elbette. Emniyetten haber geldiğinde yani onlar otopsi ya da her ne yapıyorlarsa onu bitirdiklerinde bir cenaze olacak."

Cenaze gerçeğini tamamen unutmuştum. O cenazeye katılmam gerekeceği gerçeği diğer herşeyden daha çok canımı sıktı. Babamın herhangi bir akrabası yoktu. Babannem ve dedem ben daha doğmadan ölmüşlerdi ve çok yakın dostlarının olduğunu da sanmıyordum. Belki ölümüne üzülecek birkaç uyuşturucu kaçakcısı ortağı olabilirdi ama onlarında ortaya çıkıp arkasından ağıtlar yakmayacakları belliydi. Yani duygusuzlukla kaplı ve gözyaşı içermeyen bir cenaze olacaktı. Böyle düşündüğüm için bir an kendime kızdım ama en azından ölümü , yaşattıklarından çok daha kolay olmuştu ve artık ona karşı sadece son bir sorumluluğumuz kalmıştı. Bunları düşündüğüm için kendimi katı ve kötü biri gibi hissetmiş olsamda içimde bir parça haklı olduğumun farkındaydı.

" Hadi kalk bir duşa gir. Kendine gel. Bende kahvaltı için birşeyler hazırlayayım. Her ne kadar bu başımıza gelenler çok kötü şeyler de olsa senin bunlardan en az şekilde etkilenmen için elimden ne geliyorsa yapacağım. Buna seni beslemekte dahil."

Gülümsemeye çalışarak ayağa kalktım ama herzaman ki gibi anneme karşı kötü bir yalancı beceriksiz bir oyuncuydum. Yukarı çıkıp odama girdiğimde kendimi yatağıma atıp tüm gün orda kalmamak için zor dayandım ve sıcak suyun altında ekstra birkça dakika geçirerek tüm hafta boyunca gerginlikten kasılmış bedenimi rahatlatmaya çalıştım. Kendimi yeterince iyi hissettiğimde havluma sarılıp odama geçtim ve yatağıma yığılıverdim. Telefonum çalana kadar gözlerimin kapalı olduğunu fark etmemiştim bile. İçinde olduğum hayat çok karışık olduğundan sanırım gözlerim buldukları her fırsatta kendilerini bu dünyaya kapatıyorlardı. Ekranda Rüzgar'ın ismini görünce gülümseyerek telefonu açtım ve " Günaydın." dedim.

" Nasılsın?"

" İyi gibi.. Annem geldi."

" Biliyorum. Evin önüne bir araba yanaşınca balkondan çıkmam gerekti."

ZakkumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin