Derin bir nefes alıp güldü. Sanki şimdiki sözünü söyleyip söylemeyeceğine karar verir gibiydi.
- Evde oturup endişelenmektense gelip sana kendim sahip çıkmayı daha uygun gördüm.
Gülümsememi başımı önüme eğerek saklarken beynim takılmış bir plak gibi sürekli söylediği cümleyi özellikle de ‘’ sana kendim sahip çıkmayı’’ kısmını vurgulayarak tekrar ediyordu. Soğuk esen bir rüzgarla yanaklarım donunca başımı kaldırıp ona baktım.
- İkimizde donmadan önce gidelim hadi..
Onu takip ederek yürürken arkasının bana dönük olmasının verdiği rahatlıkla kendi kendime gülümsedim. Normal surat ifademi almam biraz zaman aldı. Elimdeki zarfa bakarak konuştum.
- Baya düşünmüşsün.. bu zarf ve papatya falan.
- Süprizlerle dolu biriyim işte..
Adımlarını yavaşlatıp yanıma gelince tekrar gülümsedim.
- Arabanla mı geldin?
- Hayır kıçımda roket var.. tabiki de arabayla geldim.
- Ah üzgünüm belki motorunla da gelmişsindir diye düşündüm.
Cevabı ne kadar saçma olursa olsun güldüm. Ayrıca onun kıçına roket falan sığamazdı. Şuna bak fındık kadar götü var.. içimden de olsa ilk defa böyle bir şey düşündüğüm için utandım.. yanaklarımın kızardığını hissedebiliyordum.
- Üşüdün mü? Kıpkırmızı olmuşsun.
- Evet. üşüdüm..
Arabanın kapsını benim için açtı ve arka tarafa geçip çantamı bıraktıktan sonra o arabaya binmeden derin bir nefes alabilme şansım oldu. Kapıyı kapatıp arabayı çalıştırdı ve yola çıktık. Tabi ki de trafik vardı ama sorun değildi..
İşler planladığımdan farklı olmuştu ama asla şikayet edebileceğim yönde değil. Gelişi karnımdaki kelebeklerin uçuşmasına ya da her ne deniyorsa ona sebep olmuştu ama bunun yanında bana sağladığı ‘’ulaşım’’ gibi faktörleride unutmamak lazımdı.
Yine bir ışıkta onlarca arabanın arasında sıkışmış beklerken ona bakıp konuştum.
- Teşekkür ederim.
Parmaklarıyla direksiyona vurarak hafifce tuttuğu ritim durdu ve başını çevirip bana baktı. Gülümseyerek arabanın içini parlak beyaz dişleriyle aydınlatırken gözleri her zamankinden güzel görünüyordu.
Ya da her zamanki gibi ben abartıyordum. Bir cevap yerine sadece göz kırptı ve sonunda açılan trafikte arabayı sürmeye devam etti. Bir süre sessizlik oldu ama sessizliği bozdu. Sesi nedense yarım saat öncekine göre çok daha sert çıkıyordu.
- Sınavı kazanırsan ailen gitmene izin verecek mi?
- Bilemiyorum. Ama o zaman onlardan izin istememe gerek kalmayacak.
Başını çevirip bana baktığında yine bakışlarının altında ezildiğimi hissettim.
- Neden gitmek istiyorsun?
- Sana dün gece de söyledim. Daha iyi bir gelecek için.
- Burda sahip olamayacağını düşündüğün bir gelecek için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zakkum
Teen Fiction- Sana neden zakkum diyorlar? Yamuk sırıtışı beni kendi dünyasının dışına iterken '' fazla safsın'' der gibi haykırıyordu. - Biraz düşün belki anlarsın papatya. Gözlerimi devirip bana taktığı ve duyduğum en anlamsız lakabı inkar eder gibi...