Hikayelere orta yerinden başlamayı sevmem. Başına dönelim.
Bir yıl içinde Antalya aslında o kadar da değişmemişti. Ama eskiden sürekli gidip yakışıklı erkeklere baktığım ve bazen babamın lütfedipte beni görmek istediğinde götürdüğü sahildeki ufak ufak olan yemek yerleri gitmişti. Şimdi çok boş görünüyordu.
Düzgün bir tanışmayı hakkediyorsunuz. Adım Hazal Şaşmaz. Doğdum , büyüdüm , hala büyüyorum ve bunların hepsini Antalyada yapıyorum. E tabi siz diyeceksiniz peki bir yıldır nerdesin?
Geçen sene bir öğrenci değişim programıyla Amerika’ya gittim ve 10. Sınıfı orada okudum. Bir sürü harika ve üzerinize afiyet yakışıklı arkadaşım oldu. Ama şimdi burdayım. Ait olduğum yerde.
Yarın başlayacak olan okulum için hazırlanıyorum. 8. Sınıfta konu liseler olunca tek bir hedefim vardı. Yani Adem Tolunay. O liseye gideyim öpüp başıma koyarım diyordum ki daha zeki olduğum ortaya çıktı ve Antalya Anadolu Lisesini kazandım.
Onların her 5 kelimesinden birine göre de Antalya’nın En İyi Anadolu Lisesi. Ama orda bir yıl okuduktan sonra soluğu Amerikada gönüllü ailemin yanında aldım. Şimdiyse geri döndüm ve 11. Sınıfa devam edeceğim.
Çok özlemişim Antalyayı. Havasını , denizini , arkadaşlarımı , annemi. Size hayatımın ufak bir özetini geçeyim isterseniz.
Dediğim gibi ben Hazal Şaşmaz. 17 yaşındayım. Melda Şaşmaz’la Faruk Şaşmaz’ın nasıl olduğunu bildiğiniz yollarla yaptıkları ilk çocuklarıyım. O ‘’yolları’’ biyoloji öğretmeninize bırakıyorum ve sadece bizi leyleklerin getirmediğini söyleyerek konuyu kapatıyorum.
Annem ve babam 6 yıl önce boşandılar. Annem dünya tatlısı bir insanken kendimde babamda en ufak bir parça bile bulamıyor hatta bazen açaba ben tüpçüden sütçüden falan mı yapıldım diye dalga geçiyorum.
Babam.. o konulara girmeyelim. Konuşsan ne hakkında konuşacağını bilemezsin. Çabuk sinirlenir. Yani anlayacağınız pek tadı tuzu olmayan bir baba- kız ilişkimiz var. Hiç öyle filmlerde gördüğünüz baba- kızlardan değiliz. Beraber ne alışverişe ne sinemaya gideriz. Özel bir tokalaşmamız yok.
Onun dışında dünyalar tatlısı ama afacan mı afacan 9 ay pardon şimdi kızmasın 9 buçuk yaşında bir erkek kardeşim ve sıkıştırmaya doyamayacağınız bir köpeğim var. Mutluyuz beraberiz falan işte. Erkek kardeşimin adı Poyraz. İsmini ben koydum. Her ne kadar çoğu kişi beğenmesede bence ona bu isimden başka bir şey olmazdı.
Şimdi zamanımıza dönebiliriz.
Odamda oturmuş bilgisayarımdan insanların facebook’tan paylaştığı ‘’okula geri dönüş’’ resimlerine bakıp gülüyordum ki telefonum çaldı. En iyi arkadaşım Melisa..
- Sen! Hain pislik! Amerikadan dönüyorsun ve bana söyleme zahmetine bile girmiyorsun öyle mi? Bencil! Umarım bana güzel bir şeyler getirmişsindir yoksa seni affedemem.
- Güzel şeylerden kastın victoria secret dan aldığım poşet poşet hediyelerse sanırım beni affetmen çok uzun sürmeyecek.
Kedi ciyaklaması gibi bir ses ve ardından konuşmaya devam etmesi sadece 2 saniyesini aldı.
- Oley!! Hadi buluşalım. Zaten yarın okul başlayacak son günümüz.
- Neden herkes okul başladığında hayatları sona erecekmiş gibi davranıyorlar ki?
- Sanırım sen bu dünyada okulu seven tek kişisin.
- Evet olabilir. Ama hayatım düzene giriyor ve sevdiğim insanları her gün görmüş oluyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zakkum
Teen Fiction- Sana neden zakkum diyorlar? Yamuk sırıtışı beni kendi dünyasının dışına iterken '' fazla safsın'' der gibi haykırıyordu. - Biraz düşün belki anlarsın papatya. Gözlerimi devirip bana taktığı ve duyduğum en anlamsız lakabı inkar eder gibi...