Neyseki herhangi bir seçim yapmak için oldukça zamanım vardı. Sonuçlar hemen açıklanmazdı. Ve ne yapacağıma o zaman karar verirdim. Şimdi sadece onunla beraber mutlu olmak , gülmek ve geriye baktığımda hep mutlu olduğumuzu hatırlatacak anılar yaratmak istiyordum.
Yorgun bir şekilde yatağıma yığıldığımda saat 1'i geçiyordu. Poyraz arabada gelirken zaten uyumuştu ve teyzemde onu yatağına yatırıyordu. Üstümü değiştirip pijamalarımı giydiğim sırada annem kapıyı tıklatıp içeri girdi.
'' Hazal..''
'' Bu akşam için çok teşekkür ederim. Harikaydı.''
'' Doğum günün kutlu olsun tatlım.. Seni çok ama çok ama çok seviyorum.''
'' Bende seni çok seviyorum anne..''
Sıkıca ona sarıldıktan sonra yatağıma girdim. Yanıma oturup eskiden olduğu gibi saçlarımı okşadı. Mayışmış bir şekilde '' Yarın hemen gidecek misin?'' diye fısıldadım. Memnuniyetsiz bir şekilde başını evet anlamında salladıktan sonra konuştu.
'' Malesef.. Bugün için işlerimi yarım bırakıp geldim ama yarın öğlen İstanbula geri dönüyorum.''
'' Cumartesi gideceğini zannediyordum.''
'' Hayır tatlım Cuma yani yarın gidiyorum.. Ama yeniden gelmeye çalışacağım.''
'' Seni çok özlüyorum.''
'' Bir de bana sor. En zor zamanlarda seni ve Poyrazı çok yalnız bıraktım''
'' Çalışman gerekiyor biliyorum. Umarım en kısa zamanda Antalya'da ya da en azından buralara yakın bir yerde iş bulabilirsin.''
'' Bende bunun için dua ediyorum.''
'' Şimdiden sana görüşürüz diyeyim.. Sabah o kadar erkenden uyandırmamak için.. Seni seviyorum anne kendine dikkat et.''
'' Sende tatlım. Sen ve Poyraz benim için bu dünyadaki her şeyden daha kıymetlisiniz. Hep mutlu olmanızı istiyorum.''
Ayağa kalktığı sırada gülümseyerek bana baktı ve '' Nerdeyse unutuyordum.'' diyerek odadan hızla çıktı. Arkasından '' Neyi!?'' diye bağırdım ama bana cevap vermedi. Bir kaç dakika sonra elinde bir kutuyla içeri girdi.
Kutuyu bana uzatıren gülümseyerek yatağa oturdu. Kapağını açıp kenara bıraktım. İçindeki fotoğraf albümünü çıkarıp fotoğraflara bakmaya başladım. Hepsinin yanında yazılar vardı. Poyraz'ın yamuk yumuk yazısını görünce gülümsedim.
Annemin yazısıda doktor reçetesi gibiydi ama çok güzel şeyler yazmışlardı. Bazı fotoğrafların yanında teyzeminde yazıları vardı.
'' Anne bu çok güzel.''
'' Benim anneannem hep en güzel hediye geçmişteki anılardır derdi. Şimdi bunları yanında taşıyabileceksin. Amerika'ya gittiğinde sana bizi hatırlatacak bir şeyler işte.''
'' Sanki sizi unuturdum da..''
Sayfaları çevirip fotoğrafların hepsine baktım. Son sayfada Rüzgar'la olan bir fotoğrafımız vardı. Teyzem çekmişti. Bizim bahçede.. Bundan bir kaç gün önceydi.. Poyraz , Rüzgar ve ben su savaşı yapmıştık. O gün teyzem bir sürü fotoğraf çekmişti.
Şimdi iki tanesini yan yana yapıştırmışlardı... sanki dokunabilecekmişim gibi elimi Rüzgarın üzerinde gezdirdim.
'' Aranız iyi mi?''
'' Evet ama ona sınavı kazandığımı daha söylemedim.''
'' Nasıl karşılayacağından mı korkuyorsun?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zakkum
Teen Fiction- Sana neden zakkum diyorlar? Yamuk sırıtışı beni kendi dünyasının dışına iterken '' fazla safsın'' der gibi haykırıyordu. - Biraz düşün belki anlarsın papatya. Gözlerimi devirip bana taktığı ve duyduğum en anlamsız lakabı inkar eder gibi...