Bencillik Olur

4.3K 309 22
                                    

-         Evet. Dediğim gibi zakkum senin gibilere mal satmaz.

-         Bir dakika.. ne? Zakkumda kim?

-         Ona zakkum derler.

Başımı sallayarak sordum. Tüm bunların gerçek olabilme olasılığı kaçtı?

-         Neden?

-         Gidip kendin sorabilirsin.

Barın karşısındaki kapıyı işaret edip bardaklarını silmeye devam etti.

Başım dönüyordu. Hem de ciddi denebilecek derecede. Ve midem bulanıyordu. Evet Rüzgarın tüm sıralarını bilmediğim bir gerçekti ama bu .. bu kaldırabileceğimden çok çok fazlaydı. Rüzgar uyuşturucu mu satıyordu?

Ve eğer öyleyse. Benim şu an burda olmam ne kadar doğru ve güvenliydi.

Kapıyı açıp içeri girdiğim anda Rüzgarla göz göze geldik. Bir masada oturmuş bazı kağıtlara bakıyordu. Beni görünce şaşırarak konuştu.

-         Hazal senin burda ne işin var?

-         Bilmem. Onu sana sormalı. Zakkum?

-         Ne?

Kollarımı göğsümde birleştirip şöyle bir etrafa baktım ama çok karanlıktı. Oda sadece masanın üzerinde duran bir lambayla aydınlanıyordu. Ağlamamak için dilimle damağıma baskı yapıp konuştum..

-         Rüzgar sen kimsin?

-         Bu da ne demek?

-         Senden soru hakkı istemeden ve sadece gerçekleri öğrenmek isteyerek soruyorum. Kimsin sen!?

Hiçbir şey demeyince sinirle kollarımı indirdim ve çıkabileceğini düşünmediğim kadar sert bir sesle konuşmaya başladım.

-         Babama verdiğin paketi gördüm. Ve o gün buraya geldiğimizde o adamla konuştuğunuda. Seni Amerikada çekilmiş fotoğraflarımın arkasında gördüm!

Derin bir nefes alıp ellerini saçlarının arasından geçirdi. Ama şu anda yapabileceği hiçbir hareket dikkatimi dağıtamazdı çünkü çok sinirliydim. Doğrusu sinirden çok gerçeklerin hoşuma gitmeyeceğini biliyordum. Ama yine de duymam lazımdı.

Önündeki sandalyeyi işaret edip konuştu.

-         Otur.

-         İstemiyorum!

Ne kadar sinirli olursam olayım.. onun sesi her zaman benimkinden sert ve yüksek çıkıyordu.

-         Hazal otur dedim.

Yavaşca birkaç adım atıp sandalyeye oturdum ve çantamı da kenara bıraktım. Karşımdaki sandalyeyi ters bir şekilde tutarak oturdu ve kollarını da sandalyenin arkasında birleştirdi. Kaşlarımı kaldırarak ona baktım.

-         Anlat!

-         Ne duymak istiyorsun ki?

-         Yaptığın her şeyi.

-         Zeki kızsın zaten anladın.

-         Şu an konu zeki olup olmamam değil.

-         Gördüğün ve bildiğin bir şeyi neden bana bir daha soruyorsun ki!! Uyuşturucu satıyorum işte!

Bu kelimeler onun ağzından bağrışlarla dökülünce daha da can yakıcı olmuşlardı. Şansıma sıçayım! Uzun  zaman sonra birini seviyordum ve o da uyuşturucu satıcısı çıkıyordu. Bunun olma olasılığı cidden kaçtı?

ZakkumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin