Uyandığımda telefonumda Keremden gelen cevapsız çağrılar vardı. Bir an içim umutla doldu ama bomboş bir umuttu. Hazal bulunmamıştı. Sadece polisler benimle yeniden konuşmak istiyorlardı. Onlara herşeyi anlatmak istiyordum ama bunu yaptığım anda Deniz'in de Hazal'ı öldüreceğini biliyordum.
Ona birşey olursa kendimle nasıl yaşardım. Tüm bunların onun başına benim yüzümden geldiğini bile bile devam edemezdim. Kontrolümü , kendimi tamamen kaybetmek üzereydim. Ruhumun , bedenimden çekildiğini hissediyordum. Tüm gücümün , sevdiğim her şeyin benden uzaklaşmasını seyretmek zorunda olan bir seyirci gibiydim. Önümdeki filmi değiştiremiyor , müdahale edemiyordum.
Elim kolum bağlıydı. Hiçbir şey yapamıyordum. Tam anlamıyla çaresizlikten delirmek üzereydim...
Olabildiğince hızlı bir şekilde emniyete gittiğimde Hazal'ın annesi ve teyzesi hala ordaydı. Yanlarına gittiğimde bana sarılırlarken " Yeni bir haber var mı?" diye sordum ama bakışları zaten cevabı veriyordu. Polislerden biri beni sorgu oldalarından birine alınca sandalyeyi çekip oturdum. Birkaç dakika sonra Murat Gezel gelip karşıma oturdu ve " Biliyorum kafan çok dağınık ama lütfen odaklanıp sorularımıza cevap ver tamam mı?" dedi. Başımı salladım ve ellerimi gözlerime bastırdım. Önündeki dosyayı açarken " İfadenin üzerinden bir de benimle geçmeni istiyorum. Anlatır mısın lütfen Hazal'ı en son ne zaman gördün?" dedi.
" İzmir'den döndüğümüzün ertesi günü evine gittim. Akşam sunum hazırlamak için Enes'in evine gideceğini söylediğinde gitmemesini söyledim ama sunumun önemli olduğunu söyledi."
" Yani gitmesini istemiyordun. Neden?"
" Peşinde bir herif varken evden dışarı çıkmasını istemiyordum."
" O zaman biliyordun yani onu ve seni takip eden birinin olduğunu."
" Evet."
" Hazal , o gün Deniz'i ziyaret etmiş bunu biliyor muydun?"
" Bu yüzden kavga etmiştik."
" Nerden biliyordun?"
Bu noktada doğruyu söylersem benim ve bana o ziyaretçi kağıtlarını veren kişinin başı derde girebilirdi. Yalan söylemenin asla işime yaramadığını bile bile yine de bunu yaptım.
" Ağzından kaçırmıştı. Biraz sıkıştırınca da itiraf etmişti. O adamın bizi takip ettiğinide o zaman öğrendim."
" Neden direk polise gelmedin?"
" O günde bunu tartıştık ama o gidemeyiz dedi. Polislerle konuşmamam konusunda bana söz verdirdi."
" Ve bak bakalım bu nasıl sonuçlandı."
" Nasıl sonuçlandığını görüyorum!"
" Tamam sakin ol. Sonra?"
" Onu , Enesin evine bırakacağımı söyledim. Enes'in evine gittiğimizde arabadan indi ve kapının önünde beklemeye başladı."
" Yani içeri girdiğini görmedin."
" Hayır görmedim. Ben gittiğimde hala kapının önünde bekliyordu."
" Kamera kayıtları olmadığı için ve Enes'in ifadesine göre o adamın Hazal'ı kapının önünden kaçırdığını düşünüyoruz."
" Kimse mi görmemiş ya?! Kimse mi?! Bir tane bile görgü tanığı yok mu ortada? Eğer biri Hazal'ı kapının önünden kaçırmaya çalışsa bağırır. Yardım ister. Kimse mi duymamış ya ?!! İnsanlar bu kadar sağır olabilir mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zakkum
Teen Fiction- Sana neden zakkum diyorlar? Yamuk sırıtışı beni kendi dünyasının dışına iterken '' fazla safsın'' der gibi haykırıyordu. - Biraz düşün belki anlarsın papatya. Gözlerimi devirip bana taktığı ve duyduğum en anlamsız lakabı inkar eder gibi...