Duramıyorum

5.1K 287 50
                                    

İşin kötü yanı söylediği hiçbir şey ona karşı olan hislerimi değiştirmemişti. Bu yüzden ondan uzak durmak daha da zordu..





Ertesi sabah kalktığımda dün ki ağlamalarım bana baş ağrısı olarak geri dönmüştü. Başım çatlıyor gibiydi. İzlediniz mi bilmiyorum ama youtube'da bir video var. Bir karpuza nerdeyse 100 kadar lastik geçiriyorlar. Karpuz bir süre sonra dayanamayıp bomba gibi patlıyor.

Bende şu an böyle hissediyordum. Sanki dün 100. Lastiğide geçirmişlerdi kafama ve daha fazla tutamamıştım onları. Bugün okula gidecek ve yine onu görecektim. Ondan uzak durmaya çalışırken yakın olmak için çırpınacaktım.

Dün akşam zar zor yazdığım Romeo Juliet ödevini dosyaya koyup üzerinde de ismimi yazdım.. ah umarım okutmazdı. Daha sonra Melisa'yla beraber kahvaltımızı yaptık. Poyraz servisine binmek için bizden daha önce gittiğinde Melisa bana bakıp konuştu.

-         İyi misin? İstersen bugün okulu kırabiliriz.

-         Hayır gerek yok. Aslında niye bu kadar büyüttüğümü anlamıyorum. Aramızda zaten bir şey yoktu.

-         Sen ve senin şu kendini kandırma çabaların. Neyse boşver onu ben sana daha yakışıklılarını bulacağım.

Gülerek kahvaltımı etmeye devam ettim. Servisi kaçırdığımız için berber otobüsle okula gittik ve ders zili çalana kadar bir an için bile dibimden ayrılmadı. Herkesin Melisa gibi bir dostu olmalıydı bence.

İlk derse girdiğimizde daha gelmemişti. Yerime oturup defterimi kitabımı çıkardım. İkinci zil çaldığı sırada içeri girdi. İster istemez ona baktım. Bakışlarımız birleşince karnıma ağrılar girdi. Normalde olsa hiç rahatsız olmadan öylece bakabilirdi..

Ama bu sefer bakışlarını kaçırıp başını önüne eğdi ve yerine geçti..

İlk ders ona bakmadım.

İkinci ders sadece 3 kere baktım.

Üçüncü ders gelmedi.. sanırım sigara içiyordu.

Dördüncü ders yaklaşık 10-15 kere baktım. Evet biraz fazla olmuştu..

Beşinci derste ise başımı sırama yaslayıp onu izledim. Dersi dinlemiyordu. Birkaç kere göz göze geldik ama gözlerimi kaçırdım. Not almıyordu. Defterine bir şeyler karalıyordu ama dersle alakası yoktu. Onun da aklı benimki gibi dağınıktı.

Öğleden sonraki dersimiz fizikti. Muhtemelen o zaman gidip hocaya artık benimle değil başka biriyle çalışmak istediğini söyleyecekti.. ve onu görebileceğim tek yer bu sınıf olacaktı. O da sadece kaçamak bakışlardan ibaret.. ona sadece uzaktan bakabilecektim. Ama yapmadı..

Bu içimde bir umut tomurcuğunun yeşermesini sağladı sanırım ama o tomurcuğu filizlenmeden önce ezmeliydim. Umut şu anda bana yardım etmeyecek sadece kalbimi kıracaktı..

Koskoca bir hafta böyle geçti. Ben ona sahip olamadan kaybetmenin acısını her bir hücremde yaşadım. Ama üzüntümü bir parça hafifleten şey de onun da üzgün olmasıydı. Arada bir bana baktığını görüyordum.

Bazı derslere gelmiyor hademe dolabında sigara içiyordu. Ama geldiği derslerde bazen göz göze geliyorduk. Bazen tıpkı eskiden olduğu gibi bana bakarken yakalıyordum onu. Beni direk silip atmamış olması mutlu ediyordu beni.

Sesini duymayı özlemiştim. Yanındayken burnumu gıdıklayan sigara kokusunu. Her paketini açınca o ters çevrilmiş sigarayı görmeyi ve onu yakmadan önce daha kaç tane içmesi gerektiğini saymayı özlemiştim. O son sigaradaki dileği olduğumu düşünmeyi de..

ZakkumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin