Kısaca söyleyeceğim. 8shot +2 bira + kusmuk aromalı bokumsu içecek = gerçek kusmuk.
Biri başıma art arda binlerce kez vurmuş gibi hissediyordum. Ara sokaklardan birinde ölümüne dayak yemiş gibi. Midem alt üst durumdaydı. Kolumu bile kaldıramıyordum. Ve başım.. ah başım korkunçtu.
İnanılmaz bir ağrı. Alkolün allah belasını versin! Beynim popomdan düşmüş gibiydi. Kusmak istiyordum ama şöyle bir havayı koklayınca zaten kusmuş olduğum anlaşılıyordu. Hiçbir şey hatırlamıyordum..
Gözlerimi açıp etrafıma baktığım sırada Rüzgar kapıdan içeri girdi. Fısıldayarak başımı yastığa gömdüm.
''Lanet olsun.''
Hafif bir şekilde güldüğünü duyabiliyordum. Yatağın başında dikilirken konuştu.
''Sana da günaydın papatya..''
Bana papatya demeyeli uzun zaman olmuştu. Bunu özleyeceğim aklıma gelmezdi. Yatağın kenarına oturduğunda yerimde kıpırdanıp oturur pozisyona geldim ve utanç içinde yanaklarım kızararak ona baktım.
''Ne kadar kötüydüm?''
''Çok. Beni sinirlendirecek kadar çok.''
''Seni sinirlendirmekte çok zordur ya..''
Gülerek elindeki ağrı kesiciyi ve bir bardak suyu bana uzattı.
''Başın çatlıyor olmalı.''
''Ama bakışların hakkettin der gibi.''
''Evet. En azından bundan sonra bensiz bara gitmeyeceğini anlamış oldun.''
''Tanrım! Çok otoritersin.''
''Öyleyim. Ve sende bunu seviyorsun.''
Bardağı kenardaki komidine koyup hafifce gülümseyerek ona baktım. Gözlerim yüzünde dolanırken ona söylediklerim aklıma geldi ve yeniden utancım tüm beynimi ele geçirdi ve suratımı kızarttı.
''Söylediklerimde ciddi değildim. Özür dilerim.''
''Ah damarıma basmayı çok iyi biliyorsun ve ben sadistçe bir şekilde senin bu huyunu seviyorum.''
Gülünce bundan cesaret alarak ona doğru uzandım. Karşılık vermedi ama geride çekilmedi. Biraz daha uzanıp onu öptüm. Onu bir daha öpemeyeceğimi hatta suratıma bile bakmayacağını düşünüyordum.
''Seni tutan bir şey yok derken yalan söylüyordum. Seni hiçbir yere bırakmıyorum Hazal. Beğensende beğenmesende bu karmaşık boktan hayatımın en güzel parçasısın. Başka bir seçeneğin yok.''
Bu sefer o bir hamle yapınca daha da cesaret alıp ona uzandım ve onu yeniden öptüm. Gülerek geri çekilip üzerimdeki kıyafete baktım ve ''Bu senin t-shirtün mü?'' diye sordum.
''Hıhı.''
''Üzerimi mi değiştirdin?''
Of. Fikri bile tenimi alev alev yakmaya yetiyordu. Tamamen olmasada beni çıplak görmüş olabileceği gerçeği beni mahvetmişti.
''Melisa'yla beraber seni buraya getirdik. Tek başına seninle uğraşamazdı ama üzerini değiştirdi ve onu da kendi evine bıraktım.''
''Teyzen nerde?''
''Hala geri dönmedi. Uzun bir sürede dönmeyecek. Yurt dışındaki sanat galerisinden istanbula birkaç parça götürmekle görevlendirilmiş. ''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zakkum
Teen Fiction- Sana neden zakkum diyorlar? Yamuk sırıtışı beni kendi dünyasının dışına iterken '' fazla safsın'' der gibi haykırıyordu. - Biraz düşün belki anlarsın papatya. Gözlerimi devirip bana taktığı ve duyduğum en anlamsız lakabı inkar eder gibi...