Yerimden kalkıp mutfak tarafına geçtim ve dolabı açmadan önce cevabı için ona baktım.
- Sen mi hazırlayacaksın?
- Evet.
- Zehirlenmez miyiz?
Gözlerimi devirerek ona baktım ve alaycı bir şekilde güldüm.
- Haha. Çok komik.
Dolabı açıp neler varmış diye baktım. Birkaç parça et. Kahvaltı için malzemeler , ekmek , yumurta , süt , domates , salatalık.. sanırım teyzesi sık sık buraya gelip gitmeyi planlıyordu. Ya da geçen sefer geldiğinde daha uzun kalmayı planlamıştı.
Her iki şekilde bunların dolapta bulunması iyiydi. Aç kalmayacaktık çünkü dışardan söylemeye kalksak bu trafikte kim bilir ne zamana gelirdi.
Et yapabileceğimi düşünerek kalmış birkaç parça eti dışarı çıkardım. Tavayı ısıttıktan sonra etleri üstüne koydum. Ama unuttuğum bir şey vardı ki bunu fark ettiğimde artık çok geçti. Gerizekalı hazal!!
Tavaya az da olsa yağ koymayı unutmuştum. Etler tavaya yapışmıştı. Rüzgar arkamda durup gülerek bana bakarken bulduğum bir spatulayla etleri kazımaya çalıştım ama lanet olası şeyler sanki japon yapıştırıcısıyla yapıştırılmış gibiydiler.
- Pes ediyorum.
Elimden tavayı alıp çöp kutusuna attı ve güldü.
- Bırak. Sen tüm evi yakmadan önce ben karnımızı doyurcak bir şeyler yapabilirim.
Buzdolabını açıp bir şey baktı ama işine yarar bir şey bulamayınca kapatıp başka bir dolabı açtı. İçinden bir paket makarna çıkarıp tencereye koydu. Rezilliğimin tadını çıkararak masaya oturdum.
- Birkaç soru sormamı ister misin?
- Olabilir.
Önümden kağıtları alıp birkaç soruyu okudu ve gülümseyerek sordu.
- Hangi ülkenin iki tane başkenti vardır?
- Güney afrika.
- Doğru. Semerkant hangi ülkenin sınırları içindedir.
- Özbekistan.
- Doğru. Asprinin ham maddesi nedir?
- Köknar.
- Yanlış. Söğüt olacak. Tanrım bu bilgileri bilmeden nasıl yaşayabilirsin ki? Çok cahilsin!
Gözlerimi devirip ona baktım. Makarnaya tuz atıp güldü.
- Yurt dışında eğitim için bu salak soruları bilmeye ne gerek var. Eminim orda senden asprin yapmanı falan istemeyeceklerdir.
- Herhalde.. ama F.C James’inde dediği gibi.. Genel kültür bilmenin ‘’ yararlı olduğu’’ söylendiği ama hiçbir zaman tam olarak işine yaramayan bilgilerdir.
Gülerek makarnayı süzdü. Yarım saat sonra oturmuş sessiz bir biçimde yemeğimizi yiyorduk ve sessizlik beni rahatsız ediyordu. Lokmamı yuttuktan sonra fısıltıyla konuştum.
- Yemek yapmayı bildiğini bilmiyordum.
- Bende senin yemek yapamadığını.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zakkum
Teen Fiction- Sana neden zakkum diyorlar? Yamuk sırıtışı beni kendi dünyasının dışına iterken '' fazla safsın'' der gibi haykırıyordu. - Biraz düşün belki anlarsın papatya. Gözlerimi devirip bana taktığı ve duyduğum en anlamsız lakabı inkar eder gibi...