Ayağa kalkarken bana bakıp gülümseyince " Görüşürüz." dedim ve sinirli bir şekilde Rüzgar'a döndüm. Bazen Rüzgar'ın bipolar olduğundan şüpheleniyordum. Enes'e karşı bu kadar kaba davranmasının mantıklı bir açıklaması olamazdı. Gördüğüm , tanıdığım en dengesiz kişi olmasında birinciliğe koşuyordu.
" Onca zamandan sonra ne kadar kaba olduğunu yeni farkediyor oluşum beni hayrete düşürüyor."
" Kaba değilim."
" Enes'e nasıl davrandığını gördüm. Bak kiminle ne derdin var bilmiyorum ama insanlara böyle davranamazsın."
" Tüm hafta boyunca senin yanında durup sana destek oluyormuş ayakları yaptı ama amacının başka birşey olduğunu herkes biliyor. Anlaşılan senin dışında."
" Birincisi en son baktığımda sen uzaklaştırma almış ve okula gelememiştin. Olanları nerden biliyorsun okulun kameralarını mı hackledin? İkincisi her ne olursa olsun benim yanımda oldu ve bu haftayı katlanılabilir yaptı."
" İnsanlar konuşuyor ve bende duyuyorum. Dikkat etmelisin."
" Dikkat edeceğim. Bunu yapmaya da öncelikle uzaklaştırma almış kişilerle konuşmayarak başlamalıyım belki de."
" Buraya sana birşey sormak için geldim."
" Sor o zaman."
" Bu akşam ne yapıyorsun?"
" Sen ciddi olamazsın."
" Ne? Yoksa Enes'le mi plan yaptınız?"
" Sen buraya gerçekten bunu sormak için mi geldin? Sana inanamıyorum."
" Akşam seni dışarı çıkarmak istememin nesine bu kadar inanamıyorsun. Yüz yüze sorarsam beni reddedemezsin diye düşünmüştüm."
" Rüzgar seninle tüm olanlardan sonra arkadaş olabilmek için çabalıyorum. Hemde çok çabalıyorum. Neden bunu zorlaştırıyorsun?"
" Teklifim tamamen arkadaşçaydı. Arkadaşlar beraber dışarı çıkarlar ve eğlenirler. Özellikle de onları tehdit eden bir baş belasından kurtulduktan sonra.. Kutlama gibi olur demiştim sonuçta arkadaşız.. Değil mi?"
" Evet. öyle."
" Tamam o zaman seni saat 22.00'da alırım."
Cevabımı beklemeden ayağa kalktı gözlüğünü taktı ve başka hiçbir şey söylemeden kapıya doğru yürüdü. Öğrenciler de benim gibi onun burda olmasına anlam veremeyerek gözlerini ona diktiler ama onun umrunda değildi. Buraya sadece bunu sormaya gelmiş olması gerçekten çok saçmaydı. Gitmek istemiyordum. Eve gittiğimde yalnızlığın verdiği çirkin bir tat vardı. Hiçbir zaman evde tek başıma olmaktan hoşlanmamıştım. Odama çıkıp yatağıma uzandım ve kapının yumruklandığını duyana kadar da uyudum.
Aşağıya inip kapıyı açtığımda Rüzgar gülümseyerek bana baktı ama üzerimdeki kıyafetleri görünce gülümsemesi soldu. İzin bile almadan içeriye geçip koltuğa oturunca saatin 22.00 olduğunu anladım. İçeriye geçip ayakta durarak ona baktım. Sonunda birşey söylemeye karar verip " Hadi git giyin ben beklerim." dedi. Kollarımı göğsümde kavuştururken " İstemiyorum. Hem neden dışarı çıkıyoruz ki?" diye sordum.
" Çünkü ben istiyorum."
" Dışarı çıkaracak başka birini bulamadın mı?"
" Aklıma senden başka biri gelmedi. Hem bir çeşit kutlama yapacağız."
" Gerçekten istemiyorum."
" Sana isteyip istemediğini sormadım."
" Teşekkür ederim gerçekten çok naziksin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zakkum
Teen Fiction- Sana neden zakkum diyorlar? Yamuk sırıtışı beni kendi dünyasının dışına iterken '' fazla safsın'' der gibi haykırıyordu. - Biraz düşün belki anlarsın papatya. Gözlerimi devirip bana taktığı ve duyduğum en anlamsız lakabı inkar eder gibi...