Telefonu sinirle kapatıp çantama tıktım. Antalya'ya döneli bir bakalım en fazla 18 saat olmuştu ve babam şimdiden hayatımın üzerine kara bulutlar halinde çökmeye başlamıştı. Siz bir de fırtınayı görün..
Tenefüste Rüzgarı bulmak için dolaştım. Sigara dumanlarını takip ettim desek daha doğru olur. Onu kızlar tuvaletinin yanındaki hademe dolabında buldum.
- Burda ne yapıyorsun?
- Atom parçalıyorum.
Sigarayı dudaklarının arasından çekip yere attım ve ayağımla ezerek söndürdüm. Ama yerde gördüklerim bunun ilk sigarası olmadığını söylüyordu. Gerçi ne gördüğümden tam emin değilim. Birbirimizi bile zor görüyorduk.
Ama ayağımı hareket ettirince yere atılmış izmaritler olduğunu anlayabiliyordum.
- Yakalanırsan çok kötü olur.
- Hademeye para veriyorum.
Doğru olsada olmasa da bu komikti ve onun dediği her şeye gülesim geldiğinden güldüm.
- Beni nasıl buldun?
- Sigara dumanlarını takip ettim.
- Bir av köpeği gibi havayı kokladın yani.
- Onun gibi bir şey.
- Seni bir alman kurduna dönüştüren şey ne bakalım?
- Akşam Fizik çalışmaya gelemiyorum.
- İlla ikna et beni diyorsun.
- Hayır Rüzgar. Gelmek isterdim gerçekten. Ama babam aradı. Bu konuşmayı daha da geciktiremem.
- Ah.. tamam o zaman. Başka zaman yaparız.
- Evet.. özür dilerim.
- Önemli değil. Ama ders çalışmak için olmasada sonra yanıma uğrayabilirsin. Seni daha önceden götürdüğüm barda olacağım.
- Senin ve o barın arasındaki bağı çözebilmiş değilim.
- Sanırım aklını kurcalayak bir sonraki soru bu olacak ha?
- Belki sen bana bir iyilik yapıp söylersin.
- Sadece orayı biliyorum , tanıyorum öyle işte. Ordakilerde aynı şekilde beni.. istersen uğrarsın.
- Tamam teşekkürler.
- Babanla iyi şanslar.
- Saol. İhtiyacım olacak.
- Hey..
Kapıyı hafifce aralayıp ona baktım.
- Efendim?
- Canını sıkmasına izin verme.
- Bu onun işi..
Hafifce gülümseyerek dışarı çıktım. Sigara kokusu üzerime sinmesin diye bahçeye çıkıp biraz dolaştıktan sonra geri içeri girdim..
Okul bittiğinde babam kapının önünde arabasıyla bekliyordu. Derin bir nefes alıp arabaya bindim. Camdan Rüzgrı görünce hafifce gülümseyerek el salladım. Rüzgar hafifce gülümseyerek karşılık verirken babamla bakışlarının kısacık bir an olsada birleştiğini gördüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zakkum
Teen Fiction- Sana neden zakkum diyorlar? Yamuk sırıtışı beni kendi dünyasının dışına iterken '' fazla safsın'' der gibi haykırıyordu. - Biraz düşün belki anlarsın papatya. Gözlerimi devirip bana taktığı ve duyduğum en anlamsız lakabı inkar eder gibi...