- Beni mi takip ediyorsun?
Ne kadar oldu bilmiyorum ama bir süre nefes bile almadan durdum. Bazen beynim böyle durumlarda kendini kapatıyordu. Oldukça tuhaf bir şey. Sanki nasıl nefes alınacağını unutuyormuşsun gibi.. bir keresinde bunun yüzünden hastanelik bile olmuştum.
Betim benzim atmış olmalı ki gözlerindeki endişe büyüdü. Ama çok da korkmuş görünmüyordu. Bedenime nefes almasını söyledim. Zar zor derin bir nefes alınca oda arkasına yaslanıp sigarasını içmeye devam etti.
En son böyle heyecanlandığımda bayılmıştım. Kalbim sanki göğsümden dışarı fırlayacakmış gibi atıyordu. Ve sesim o kadar aciz çıktı ki sanki ufak bir çocuk ilk kelimelerini söylüyormuş gibiydi..
- Hayır.
Aynı şekilde dumanı suratıma üfleyince daha çok kendime geldim ve bu sefer sert bir sesle konuştum.
- Seni takip etmiyorum. Seni tanımıyorum bile.
- Birini takip etmek için onu tanımana gerek yoktur zaten.
Yamuk bir şekilde sırıtarak elini başına attı. O zamana kadar başındakinin ceketinin kapşonu olduğunu sanıyordum ama bere olduğunu anlamam biraz zamanımı aldı. Başındaki bereyi çıkarıp hafif esen rüzgarın zaten dağılmış saçlarını daha da dağıtmasına izin verdi.
- Seni görüyorum.
Bu cümleyi nereye çeksem pek bir şey ifade etmiyordu. Beni gördüğünü biliyordum. Bana o gecenin karanlığında kaybolmuş gözleriyle bakarken beni gördüğünün tamamen hatta fazlasıyla farkındaydım.
Hatta bana bakmadığında bile beni gördüğüne emindim.
- Ne?
Sesim yine konuşmaktan aciz bir çocuğunki gibi çıkınca boğazımı temizledim.
- Okulda.. bahçede.. törende. Beni izliyorsun.
İnkar etmek pek bir işe yaramayacaktı çünkü ona baktığım zamanlarda özellikle de haftanın sonlarına doğru bakışlarımı fark etmesine izin vermiştim. Hiç bu şekilde karşıma çıkacağını düşünmemiştim.
- İnkar etmeye kalkma.
Sesimin düzgün çıkacağından emin olduktan sonra konuştum.
- Ben sadece senin otobüsteki kişi olup olmadığına baktım.
Gülerek sigarasından derin bir nefes çekti.
- Tüm hafta boyunca mı?
Ne desem inkar etmek daha zor bir hale geliyordu. Sanırım doğru kelimeleri seçmek konusunda normalde olduğundan daha başarısızdım. Ama o gözlerle bana bakarken beynim sanki ele geçirilmiş gibiydi.. sanki o ne dememi isterse onu diyordum.
Sessizliğime gülerek yanıt verdi.
- Tahmin etmiştim.
Biten sigarasını yere atıp söndürdükten sonra bana dönüp gülümsedi.
- Madem beni takip edeceksin düzgünce tanışalım. Rüzgar..
- Seni takip etmiyorum. Etmeyeceğim de.
Uzattığı ele karşılık versem mi yoksa yanıtsız mı bıraksam diye düşündüm. Ona dokunmak istemiyordum. Yanımda oturması bile avuç içlerimin terlemesine sebep olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zakkum
Teen Fiction- Sana neden zakkum diyorlar? Yamuk sırıtışı beni kendi dünyasının dışına iterken '' fazla safsın'' der gibi haykırıyordu. - Biraz düşün belki anlarsın papatya. Gözlerimi devirip bana taktığı ve duyduğum en anlamsız lakabı inkar eder gibi...