Çayımdan bir yudum aldım ve bir kez daha şansımı denedim.
- Cidden ne diledin?
- Her şeyin iyi gitmesini.
Gülümseyerek kahvesini içti ve bana baktı.
- Üşüyor musun?
- Bu soruyu asıl kendine sormalısın.
- Ben iyiyim.
- İncecik bir uzun kolluyla duruyorsun.
Bardağını masaya koyarken fısıldadı.
- Beni bu kadar düşünmen çok hoş.
- Aynısı senin içinde geçerli.
- Eh.. sonuçta bugün başına gelen çoğu şeyden ben sorumluyum.
- Evet. aynen öyle..
Bir süre sessizlik oldu ve ikimizde içeceklerimize gömüldük. Çayım bitince ona baktım.
- Ben gideyim artık.
- Tamam seni bırakırım.
- Gerek yok.
Beni hiç dinlemeden sadece gözlerini devirdi ve yanımdan geçip merdivenlere yöneldi. Onu takip edip aşağıya indim. Beni bırakacağı kesinleşmişti. Salondan çantamı alıp onun peşiden kapıdan çıktım ve arabaya gittim.
Arabaya bindiğimizde ona Mertlerin evinin adresini verdim. Buraya çok da uzak değildi. Bunu düşünürken Rüzgar’ın evinin de bize aslında çok uzak olmadığını fark ettim ve istemsizce gülümsedim.
Evin önüne geldiğimizde beni dinlemeyeceğini ve dikkate almayacağını bile bile kendimi söylemekten alıkoyamadım.
- Getirdiğin için saol yarın görüşürüz.
Bana bakmadan gülerek cevap verdi.
- Burda bekliyorum. Git hadi.
Arabadan inip apartmana girdim ve asansöre bindim. Mertlerin kapısını çaldım. Birkaç saniye sonra Mert’in annesi Aynur teyze kapıyı açtı.
- Aa Hazal tatlım.. noldu? Gelsene içeri.
Rüzgarı daha çok bekletmek istemiyordum ama içeri geçtim. İki afacanın salondan sesleri geliyordu. Gülümseyerek içeriye doğru gittiğimde Poyraz’da beni görüp üstüme doğru koştu ve bana sarıldı.
- Abla.. neden geldin?
- Annem bu akşam çalışıyor. Bende seni almaya geldim.
Yüzünü asıp bana bakınca güldüm.
- Ama daha çok erken..
Mert’de bana doğru gelip Poyraza arka çıktı.
- Evet ya daha çok erken gitmesin!
Oflayark onlara baktım. Aynur teyze gülerek yanıma geldi ve omzumu sıktı.
- Sen merak etme Hazalcım. Ben sonra bırakırım Poyrazı.
Poyraza sarılıp kulağına fısıldadım.
- Tatlım bana anahtarını versene ben evde unutmuşum.
- Benimde anahtarım yok ki..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zakkum
Teen Fiction- Sana neden zakkum diyorlar? Yamuk sırıtışı beni kendi dünyasının dışına iterken '' fazla safsın'' der gibi haykırıyordu. - Biraz düşün belki anlarsın papatya. Gözlerimi devirip bana taktığı ve duyduğum en anlamsız lakabı inkar eder gibi...