16

5.7K 497 54
                                    

Çağın, Özgen'in uyuyan yüzüne bakarken bir an için düşüncelerinde daldı ancak televizyonda hâlâ oynayan korku filminden gelen ürpertici sesler ve çığlıklarla beraber bu güzel ortamda pek de Özgen'e dikkat edecek hâli yoktu.

Özgen'in yanında olan kumandayı aldı ve televizyon ekranına bakmadan hızla televizyonu kapattı. Bu sırada, her şeyden habersiz olarak uyuyan Özgen'e rahatça bakabileceği düşüncesiyle beraber rahat bir nefes aldı.

Her zaman daha yeni uykudan uyanmış gibi olan dağınık saçları koltuğa yayılmıştı. Mavi gözleri görünmezken gür kirpikleri yanaklarına değiyor ve ona yumuşak bir dokunuş veriyordu. Her zaman takındığı asi genç imajı olmadan, şu anda küçük, sevimli bir çocuk gibi görünüyordu.

Çağın, Özgen'in dolgun dudaklarına baktığında kafasının uyuştuğunu hissederek hızla gözlerini kaçırdı. Biraz daha bakarsa vücudunun cayır cayır yanmaya başlayacağından emindi.

Bakışları Özgen'den sehpanın üzerinde duran Hello Kitty'li saate kaydığında ise tüm düşünceleri yerle bir oldu ve yüzünde somurtkan bir ifade belirdi. Bu eşyaların hâlâ kime ait olduğunu bilmiyordu – Özgen'in sevgilisinin mi, annesinin mi, eve gelip giden bir kız arkadaşından mı belli değildi ve bu belirsizlik Çağın'ın daha da huysuz hissetmesine neden oluyordu.

"Özgen," diye mırıldandı yavaşça, elini Özgen'in yüzü önünde sallarken uyanıp uyanmadığına baktı ancak film başladıktan on dakika sonra derin bir uykuya dalmış gibi görünüyordu. Çağın, onun derin uykusuna sevinse mi üzülse mi bilemedi.

Ancak bu tür bir fırsatı kaçıracak birisi değildi. Bu yüzden parmakları yavaşça Özgen'in saçlarına dokundu ve Özgen'in tepki verip vermediğini bir süre test ettikten sonra, parmaklarını saçlarının içinden hafif dokunuşlarla geçirmeye başladı.

Tahmin ettiği gibi, saçları oldukça yumuşaktı ve dağınık görünüşünün aksine saçları birbirine karışmamıştı. Parmakları anında saçlarının arasından geçiyor ve uçlarında saçlarından kalma hafif kaşındırıcı bir duyguyu da beraberinde getiriyordu.

Çağın da Özgen gibi başını koltuğa yasladı ve Özgen'in yan profiline bakarken fısıldadı. "Bana göre her hareketin, her duruşun neden sevimli geliyor bilmiyorum ancak ilk görüşte aşkın ne olduğunu yeni yeni anlıyorum..."

İçini çekerken, parmaklarını Özgen'in saçlarından çıkardı ve gözlerini yarı yarıya kapatarak bal rengi gözleriyle Özgen'e baktı.

"Aile durumumu bile anında sana söyleyebildim ve bundan hiç pişman değilim, biliyor musun? Pek fazla duygu gösteren birisi değilim ancak bu raddeden sonra seni bırakmayacağımı rahatlıkla söyleyebilirim."

Hafta sonunun getirdiği yorgunluk da eklendiğinde, Çağın'ın gözleri de Özgen'inki gibi kapandı ve uyumadan önce Özgen'e doğru mırıldandı. "İyi geceler, Özgen Göksel."

İkisi arasında Özgen ilk uyanan kişiydi. Televizyonun kapatıldığını ve rahatsız bir durumda uykuya daldığını anladığında eli boynunda, olduğu yerde doğruldu ve refleks olarak yanına baktı.

Çağın da kendisiyle aynı pozisyonda uykuya dalmıştı ve kaşları, sanki bu pozisyondan rahatsız olmuş ya da rüyasında kötü şeyler görüyormuş gibi çatılmıştı. Özgen, onun bu şekilde yatmasına neden olduğu için içten içe kendine küfürler etti ve sehpadaki saate baktı. Zaman çoktan öğleden sonra beşti ve okul yarım saat önce bitmiş olmalıydı!

Özgen, saati gördüğü anda uykulu olan bedeni canlandı ve hızla Çağın'ı çekiştirdi. "Çağın, Çağın, Çağın..." Dedi hızla. "Çağın, uyan. Saat beş olmuş. Çağın!"

başyapıt ≡ bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin