1/2 | taha ve onun aşk sorunları.

863 70 67
                                    

Özgen ve Çağın, Nur'u ziyaret ettiklerinden sonra bir hafta daha İstanbul'da kalmayı planladılar ve Özgen, o zaman dilimi içerisinde arkadaşlarıyla buluşmayı planlayarak bir rotayı çoktan oluşturmuştu. Çağın, bu kısa tatilde ne kadar birbirleriyle vakit geçirmek istediğini açık veya dolaylı yoldan belirtmiş ve Özgen'i sıkıca sarmalamış olsun, Özgen onun bu davranışlarına karşı sadece gülmekle yetindi ve bir bebek olduğu ile ilgili dalga geçti. Çağın'ın ona küçük çaplı bir ceza -ki Özgen için hiç de ceza değildi- vermesine neden oldu, ki bu da onlar için bir gün boşa gitmesi anlamına geliyordu.

"Kahvaltıyı hazırladım." Dedi Çağın, başını aralık olan kapıdan uzatıp hâlâ yatakta bir seksen yatan Özgen'e bakarken. Beyaz örtünün açık olan birkaç kısmından, neredeyse örtüyle aynı renk olan ten renginde oluşmuş belirgin kırmzılık ve morluklar vardı; kahverengi saçlar özgürce yatağa dağılmıştı ve mavileri barındıran gözler de biraz huzursuzca kapanarak çatık kaşlarını göstermişti. Çağın, ona ne kadar bakarsa o kadar çaresizdi ve libidosu yüksek bir sevgilisi olduğu için sevinmeli mi üzülmeli mi karar veremiyordu.

Şu hâle bakın, hepsi Özgen daha fazlasını istediği ve Çağın'ın durmasını istemeyip daha da ileri gitmesini istediği için olmuştu.

"Özgen, hadi kalk." Çağın, onun kendisine yanıt vermediğini gördüğünde içini çekti, odaya girdi ve yatağın yanına oturdu. Yatağa dağılmış olan kahverengi saçları ellerinde toplayıp bir düzene soktu. "Kahvaltı yapmayacak mısın? Bana cevap ver."

Özgen, Çağın'ın sesini duysa bile gözlerini açmak istemedi. Başını hareket ettirerek Çağın'a yanaştı, yanağını Çağın'ın dizinin üstüne koyarken yüzünü ovuşturdu. Homurdandı: "Ben gece çok yedim ve doydum, kalsın."

Neyi yediğini tahmin etmek çok zor değildi. Çağın, sevgilisinin aniden ağzından çıkan kirli sözlere karşı nasıl bir tedbir alabileceğinden emin değildi.

"...saçmalama istersen." Çağın, Özgen'in yanağına elinin tersiyle sert olmayan bir şekilde vurdu. Özgen'in sanki canı çok yanmış gibi uğuldamasını görmezden geldi. "Hem sana krep yaptım. Sabah marketten çikolata da aldım, üstüne sürüp yersin."

"Hmm..." Özgen, bu sözleri duyduğunda yarı yarıya gözlerini açtı ve Çağın'ın bal rengi gözleriyle direkt karşı karşıya gelirken aptal gibi sırıttı, yüzünü çevirip Çağın'ın dizine sürttü yine yüzünü. "Tamam o zaman~" Dedi. "Ama gece yaptığın gibi beni senin beslemen lazım~"

Çağın: "..."

İçini çekti, Özgen'in alnını öpmek için eğildi. "Tamam, nasıl istersen."

Özgen ile yaşadığı zamanlar uzadıkça, Çağın da artık yemek konusunda iyileşmeye başlamıştı ve neredeyse tüm yemekler ondan sorulur olmuştu. Nur gibi yemek konusunda gerçekten de becerikli olan bir annenin genleri de işin içinde olduğundan, Çağın acemi döneminden sonra Özgen'i bile şok edecek kadar iyi yemekler yapmış ve Özgen'in tamamen kıskançlıkla dolmasına neden olmuştu. Şimdi bile, Özgen önünde duran, üstünde özenle kesilerek krebin üstünde gülen yüz şekli yapılmış domates ve salatalıklara bakarken çatalını oynatmak istemedi. Huysuzca Çağın'a baktı.

"Herkesin içinde yemek yapmak sana yasak." Dedi, ciddiyetle.

"Bunu aylardır söylediğinin farkındasın, değil mi?"

"Ama doğruları söylüyorum. Erkeğin kalbine giden yol mideden geçer, sözü boşuna söylenmedi sonuçta. Ya erkekler anında başına üşüşür ve seninle olmak istediklerini söylerlerse?"

başyapıt ≡ bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin