140

1.3K 139 394
                                    

Sevgililer günü sonrasında hayat eski monotonluğu ile geçti ve aylar da hızla ilerledi. 17 Mart geldiğinde, Özgen ve Soner, Çağın için küçük bir kutlama yaptı ve kendi aralarında kutladılar. Soner, Çağın için üniversitede işine yarayacak son model bir laptop almış, Özgen ise yanında taşıyabileceği küçük bir fotoğraf albümü vermişti. Çağın'ın, içinde kendisinin, babasının, annesinin ve Özgen'in fotoğraflarını bulduğundaki şaşkınlığı Özgen için hâlâ oldukça netti. Bal rengi gözler resimlerde geziniyor, sonra Özgen'e bakarken kendisini bir şey yapmamak için zorluyormuş gibi dudağını ısırarak geri eğiyordu başını. Soner ve Özgen, onun bu yüz ifadesine çokça gülmüşlerdi.

Nisan ayı gelip de havalar ısınmaya başladığında Özgen, anında kalın kıyafetleri üstünden attı, yazlık kıyafetlere döndü ve rahat bir nefes aldığını hissetti. Sonuçta, kış mevsimini sevse de katman katman giyinmek çok yorucuydu, ilkbahar ve yaz ayı bu konuda en iyisiydi.

Bu geçen zamanda ise değişen pek bir şey yoktu. Ara sıra Taha, mezuniyet töreni hakkındaki düşünceleri ve okulun güzel bir şey hazırlamazsa onları silahla basacağı hakkındaki mesajlar atıyor, Johnny kız arkadaşı ile ayrılmasından sonra Türkiye'ye gelip depresyonunu üstünden atmak ile ilgili asla yapmayacağı şeyler hakkında Özgen'i rahatsız etmeye, Can da ona gelecek hedeflerini sorarken anime önermeye devam ediyordu. Günlerin içindeki tek renklilikler bunlardı ve Özgen, ilk başta mezuniyet töreni konusunda çok fazla düşünceye sahip olmasa da, Taha'nın o kadar sözüne karşı istese de tepkisiz kalamıyordu. 

"Geçen sene mezun olanlara okul nasıl bir tören yaptı?"

Yine bir gün Taha ile mesajlaştıktan sonra, Özgen konunun ne olursa olsun Taha tarafından konunun yine mezuniyete getirilip durması yüzünden meraklıydı ve nasıl bir şey olacağını bilemediği için sadece hayâl edebiliyordu. Okul hakkında çok fazla bilgiye sahip değildi -bunun nedenleri arasında okulla hiç ilgilenmemesi olabilirdi- ve bunu Taha'ya sormayı unutmuştu. Bu yüzden Çağın'ın yanına otururken, bakışları merakla Çağın'ın yüzünde gezindi. 

"Deniz kenarında bir mezuniyet mi yoksa güzel bir otelde mi?" Diye devam etti, sorusuna. "Ama bunlar biraz modası geçmiş kalıyor, bir salon kapattırıp orada gençlerin eğlenmesi için bir yer mi kiraladılar yoksa?"

Çağın: "..."

Bir anda gelen Özgen'in bu sorularına karşılık nasıl yanıt vereceğini bilemedi. Bir süre Özgen'in hevesle ve merakla parlayan gözlerine baktı, sonra yavaşça iç çekti. 

"Okulda yapıldı." Dedi, usulca. "Öyle süslü bir şey değildi, sadece sahneye çıkıp fotoğraflar çekindiler ve kep falan attılar... Okul çok zengin sayılmaz, öğrenciler de. O yüzden herkes kendi arasında küçük bir şey yapmıştı."

Özgen, bunu duyduğunda gözlerindeki parlaklık azalsa da, bozuntuya vermeden, "Oh." Dedi, sessizce. "O zaman bu sene de öyle olur."

"Ama olmayabilir de... Unuttun mu, baban okula bağış yapıyor." Çağın, Özgen'in üzgün yüzünü gördüğünde alnına küçük bir fiske attı. Onun yüzünü buruşturarak alnını tutmasına neden oldu. "Geçen seneki bağış okulun temel ihtiyaçlarına gitmişti. Bu sene bize güzel bir mezuniyet yapılması için para kalabilir belki."

"O zaman amcama söyleyeyim de daha fazla para bağışlasın." Özgen, fiske atılan yeri ovuştururken sessizce mırıldandı, içten içe bunu duyduğunda heyecanlandı. Telefonunu eline aldı. "Adam yürüyen banka zaten, vız gelir bu ona."

Çağın, onun rahatça hareket etmesine ilk başta şaşırdı. Sonra garip bir tonda, "Amcanla artık aran iyi mi?" Diye sordu. "İlk başlarda adını duymak bile seni sinir ediyordu."

başyapıt ≡ bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin