41

3.6K 326 248
                                    

Çağın bir an için olanlara tepki veremedi ve karşısındaki gencin kendi dudaklarına bastırdığı dudaklarla kalakaldı.

Öyle uzun bir an değildi aslında, belki de en fazla birkaç saniye, ancak Çağın önündeki olanları yavaş çekime alınmış gibi hissetti ve dudaklarındaki his bile kalbinde tamamen kalıcı bir anı bıraktı.

Neyse ki onun afallaması çok uzun sürmemişti, Özgen'in elindeki elini, Özgen'in elini bırakmadan hareket ettirdi ve Özgen'in beline koyarken Özgen de kendisine daha da yaklaştı. Aralarında çok fazla boy farkı yoktu, bu yüzden Özgen kendisine yaklaştığında direkt göğüs göğüse çarpıştılar ve ikisinin de hızlı atan kalpleri birbirinin içinde gürültülü bir şekilde yankılandı.

Çağın dudaklarını biraz araladı, başını hafifçe yana eğdi ve Özgen'in dudaklarını tam anlamıyla öpmeye başladı. Özgen de onun hareketleriyle senkronize bir şekilde hareket etti, boş eliyle Çağın'ı ensesinden tuttu ve onu olabilirmiş gibi daha da yakına çekmeye çalıştı.

Beceriksizce, hiçbir tutarı olmayan bir öpücüktü bu. Daha önce hiç öpüşmemiş ikisi sadece dudaklarını yalamayı ve emmeyi bilirken, en sonunda nefessiz kaldıklarında birbirlerinden ayrıldılar ve Özgen, tüm enerjisini buna harcamış gibi nefes nefese, başını Çağın'ın omzuna yaslayarak kaldı orada.

"Çok kötü öpüşüyorsun," Diye homurdandı Özgen, parmakları bilinçsizce çoktan kızarmış dudaklarını ellerken tıslamadan edemedi. "Dudağımın içini nasıl ısırabildin?"

"Sana ne demeli?" Çağın altta kalmayarak homurdandı ve o da istemsizce eliyle dudaklarını ellerken kaşlarını çattı. "Dişinle dişime kafa attın sanırım, yamuldu gibi hissediyorum."

"Hak ettin."

"Ve dudağım yarılmış."

"...bunu da hak ettin."

"..." Çağın bir an sessiz kaldı ve sonunda içini çekerek bir elini Özgen'in sırtına sardı. Hâlâ Özgen'in elini tuttuğu elini yavaşça serbest bıraktı ve o elini de Özgen'in sırtına dolarken parmakları Özgen'in sırtında hafifçe daireler çizmeye başladı. Başını biraz indirerek Özgen'in boynuna doğru yatırdı ve "Tamam," Diye mırıldandı. "Hak ettim."

Özgen, onun hatasını kabul etmesiyle kaşlarını çattı. "Neyi kabul ediyorsun? Bir şey yapmış gibi değilsin."

"Bunu hak ettiğimi söyledin."

"Sadece hatamı örtmek için yaptığım saçma bir şeydi o, her şeyi ciddiye almamalısın."

"Ama sen dedin." Çağın haklı bir şekilde konuştu ve burnunu Özgen'in boynuna sürterek Özgen'in huylanmasına neden oldu.

"Şunu yapmaz mısın?"

"Neyi?"

"Birisi boynuma sümüğünü siliyormuş gibi hissettiriyor."

"..."

İkisi de bir an için sessiz kaldı ve aynı anda gülmeye başladılar.

"Karanlık bir sokak, belki de yerler sadece çöp artıkları ile dolu ve kim bilir ne kadar garip canlı var şu anda burada..." Özgen, burada böceklerin olabileceğini hissettiğinde içten içe titredi ancak sözünü devam ettirdi. "Gerçekten de güzel bir ilk öpücüktü."

"Bence de..." Dedi Çağın, başını isteksizce Özgen'in boynundan geriye doğru çekti ve burnunu kırıştırdı. "...sana da çöp kokusu geliyor mu?"

"...sen söylemeseydin gelmeyecekti, teşekkürler."

Çağın onun sözlerine karşı güldü ve Özgen, onun gülüşü ile zaten hâli kalmayan vücudunun dengesini kaybedip düşeceğini hissederek Çağın'ı geriye doğru itti. "Tamam," Dedi. "Burada büyük ihtimalle bir sürü böcek var. Bu yüzden hızlıca restorana tekrardan gidebilir miyiz?"

başyapıt ≡ bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin