82

1.8K 225 164
                                    

Çağın eve 17.30 gibi ulaşabildi ve evden içeri girdiğinde mutfaktan gelen tabak çatal sesleri arasında annesinin kahkahalarını da işittiğinde pek bir ifade göstermedi. Çantasını odasına bıraktı, üstünü değiştirip ellerini yıkadı ve iki kişilik ancak üç kişiye yemek konulan masada kendi sandalyesine otururken annesine baktı.

"Ben geldim." Dedi.

"Mm, duydum." Nur'un yüzündeki gülümseme, Çağın'ı gördüğünde biraz düştü ve Çağın'ı beklemeden başladığı yemeği sakince yemeye devam etti. 

Sanki Çağın hiç yokmuş gibi davrandı.

"Anne..."

"Şu anda bir şey deme, Çağın. Cidden." Nur onun sözünü kesti, çatalı bir sesle tabağa bıraktı ve gözleri Çağın'a baktı. "Notlarını gördün, değil mi? Fizikten 88, Felsefeden 91 almışsın."

Çağın sustu.

"Bana sakın bunların iyi olduğunu söyleme. Sen bu notlara layık bir çocuk değilsin." Nur kaşlarını çattı. "Dershaneye gitmek istemedin, göndermedim. İlk sınavlarım iyi geçer, dedin, inandım. Ama ilk sınavlardan batırmaya başlamışsın Çağın!"

Nur derin bir nefes aldı. "Biz seninle böyle mi konuşmuştuk?" Dedi. "95'ten aşağı not istemediğimi belirtmiştim. Sen gidiyorsun 88 alıyorsun! Boşuna mı o kadar test kitabı alıyoruz sana, onların ne kadar olduğundan haberin var mı senin? Baban burada çalışıyor, ben senin rahatını sağlamak için elimden geleni yapıyorum ama tık yok! Seneye YKS var, hâlâ anlamıyor musun? Şimdiden çalışman gerekiyor..." Duraksadı, kendisine hâlâ ifadesiz bir şekilde bakan Çağın'ı gördüğünde daha da sinirlendi. "Ve dediklerim umurunda bile değil, değil mi? Arkadaşın geldi, kalmasını istedin, tamam dedim. Beraber sınavlara çalışacağız dediniz, yine tamam dedim. Ama bu notlardan sonra belli ki çalışmayıp başka şeyler yapmışsınız." 

"Özgen'in bir suçu yok." Çağın sonunda konuştu, annesinin sinirli ve inanmayan hâline baktığında kaşlarını çatarak konuşmaya devam etti. "Fizik ve felsefe sınavı Özgen bizde kalmadan önceydi. O gün başım ağrıyordu ve tam odaklanamadım. Yoksa yapardım-"

"Yapardım, bunu YKS'de de mi söyleyeceksin?" Nur hafifçe söyledi. "Geri dönüşü yok bunların Çağın. Sen bunu sınav esnasında yapacaktın, bu kadar. Yapamaman da bizim sana fazla yüklenmememizin suçu büyük ihtimalle. Hep sana her konuda güvendiğimden oldu bu."

Nur, sanki bu sözlerden sonra enerjisi bitmiş gibi sandalyenin arkasına yaslandı, kaşları çatılı bir şekilde elleriyle şakaklarını ovuşturdu ve eski yumuşak sesini geri kazandığında konuşmaya devam etti.

"Çağın, oğlum..." Nur, Çağın'a döndü ve çaresizce baktı. "Sen sanıyor musun ki ben üstüne gitmek, kendimi de seni de yıpratmak isteyeyim? Ama ben aptallığım yüzünden bir üniversiteye gidemedim, babanla tanışmasam hayatım bitiyordu benim Çağın. Sen erkeksin, belki yine de ayaklarının üzerinde durabilirsin ama çok çalışmanı istemiyorum gelecekte. Sağlam bir iş al eline. Ama o işi almak için sabahlara kadar çalış, geceni gündüzüne katarak devam et çalışmana. Arkadaş edinmen güzel ama bu arkadaşlığın da bir sınırı olmalı. Derslerini aksatmamasına dikkat etmelisin. Bunca çalışmandan sonra güzel bir üniversite kazanıp doktor olursan tamam zaten, her yerde işini bulursun."

"Anne..." Çağın, onun sözlerine karşı çaresizdi. "Cidden, diğer sınavlarım iyi geçti. Sadece fizik ve felsefe böyleydi ve başım ağrıyordu o sırada. Yemin ederim. Çalışmazsam nasıl okul birincisi olabilirim ki her sene zaten?"

"Orasını bilemem." Nur alayla güldü. "Belki de okulun öğrencilerinde bir sorun vardır."

Çağın, annesinin ellerini elleri arasına aldı ve sıktı. "Hayır." Dedi. "Cidden çalışıyorum. Dershaneye boşuna para harcamamıza gerek yok. Zaten elektrik, su faturası almış başını gidiyor. Bir de kırk bin lira oraya mı harcayacaksın?" Ellerini kendisine çekip öptü. "Değmez anne."

başyapıt ≡ bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin