56

2.4K 278 72
                                    

Özgen okula geldiğinde vakit çoktan öğleden sonra olmuştu ve Matematik dersinin başlamasına en fazla on dakika vardı.

Elindeki telefona bakarak kentine geldi ve Çağın'ın kendisine mesaj attığı gibi kantinde, köşedeki bir masaya oturduğunu gördüğünde hızla yanına doğru ilerledi.

"Tünaydın," Dedi Çağın, elinde çoktan aldığı çikolatalı poğaça ile sütlü kahveyi Özgen'in önüne koyarak. Gülümsedi. "Bir an yetişemeyeceksin sandım."

"Nasıl böyle bir şey olabilir?" Özgen, sıcak olan çikolatalı poğaçayı eline aldı ve şaşkınlıkla, "Neden bu kadar sıcak?" Diye sordu. "Kantinciye ısıttırdın mı yoksa?"

"Hayır." Çağın, aldığı çayın içine birkaç küp şeker atarken kayıtsızca yanıtladı. "Kantindeki simit ve poğaçalar sabah tamamen bitiyor, bu yüzden okuldan çıkıp bir fırıncıya uğradım. Şansıma, yeni çıkmıştı."

Özgen, Çağın'ın sözlerini duyduğunda kalbinin de sıcak çikolata tarafından eritildiğini hissetti ve biraz eğilerek Çağın'a parıldayan gözlerle baktı. "Sırf benim için mi gittin o kadar yolu?" Diye sordu. "Ben çikolatalı poğaça istedim diye?"

Çağın, onun bir anda yakınına gelmesiyle durakladı ve çayı karıştıran eli de durdu. "Tamam," Dedi. "Bu normal bir şey değil mi?"

"Doğru." Özgen gözleri kısılana kadar güldü. "Artık sevgiliyiz, sevgililer böyle yapar." Sonra geriye çekildi ve Çağın'ın çay karıştıran eline bakarken şaşkınlıkla sordu. "Sen sade içmiyor muydun? Ben hep sana sade alıyordum ve sen asla gidip şeker atmadın."

"Fark etmiyor aslında." Dedi Çağın ve söyleyip söylememe konusunda ikilemde kalsa da, sonunda söyledi. "Önceden de demiştim, kızlar bana kahvaltı alıyordu diye. O zaman da bazıları şekerli veya şekersiz oluyordu... Ama sadece bedavaya geldiği için aldım, yanlış anlama."

Özgen, onun sözlerini duyduğunda, ilk kahvaltı aldığı anı düşündü ve o zaman bunu Çağın'ın ağzından duyduğu sıra çok fazla bir şey düşünmemiş, sadece Çağın'ın yakışıklı ve okul birincisi görünümüyle birleştiğinde bunun çok doğal hissetmişti.

Ama şimdi ister istemez kıskanç hissediyordu ve bedeni bile huzursuzdu.

"Bir daha onlardan kahvaltı alma." Dedi, ciddi bir sesle. "Artık senin zengin bir sevgilin var, bedava yemek için herkesin yemeğini almak zorunda değilsin."

"Beni fakirmiş gibi gösteriyorsun." Çağın, onun huysuz tonuyla eğlendi ve güldü. "Ama sana verseler sen de almaz mısın?"

Özgen bunu düşündü ve gerçekten, eğer birisi bedava yemek verirse bunu reddetmezdi.

Sonuçta, ne kadar zengin olursanız olun, kimse bedava şeyleri reddetmezdi.

"Yine de artık alma." Dedi Özgen ve aklına gelen düşünceyle kaşlarını çattı. "Bugün sana kahvaltı alan oldu mu mesela? Ya da ben gelmediğim günler? Eğer öyleyse ve hâlâ alıyorsan bu senin bir pislik olduğun anlamına gelir!"

Çağın, onun düşünce yapısına karşı daha fazla güldü ve yüzü oldukça çekici görünüyordu bu şekilde. "Saçmalama," Dedi. "Neden bir erkek arkadaşım varken başkalarının kahvaltısını alayım?"

"İşte bu." Özgen, rahatlayarak başını salladı. "Yine de, her ihtimale karşı sabah okula geleceğim artık. Erkek arkadaşımın birisi tarafından kovalanmasını görmek oldukça rahatsız edici olur yoksa sonra."

"Ah, sadece rahatsızlık için mi geleceksin sabah?"

"Başka? Seni görmek için mi gelmemi istiyorsun?" Özgen, onun sorusuna güldü ve poğaçadan bir ısırık aldıktan sonra huysuzca homurdandı. "Bir pislik değil misin, neden seni görmek isteyeyim?"

başyapıt ≡ bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin