43

3.4K 306 68
                                    

"Dana burgerleriniz."

Çalışan abi, iki yemek tepsisini Özgen ve Çağın'ın önüne koydu ve "Afiyet olsun," Dedi.

"Eline sağlık şimdiden abi." Özgen, başparmağını çalışan abiye doğru kaldırdı ve gülümsedi.

Aldığı yanıt sadece boş bir bakış ve kendisine karşı çevrilen bir sırt oldu.

Özgen: "..."

Pekâlâ, abi bugün pek iyi bir modda görünmüyordu.

Özgen, hamburgerin yanında verilen patateslerden birisini eline aldı ve "Ee," Dedi. "Yemekten sonra ne yapacaksın?"

"Eve gideceğim." Çağın, Özgen'e zıt olarak ilk başta hamburgeri eline aldı ve bir ısırık almadan önce mırıldandı. "Annem uzun zamandır yalnız, ona bakmam gerekiyor."

"Mm," Özgen başını salladı ve patatesi ağzına tam olarak atıp bir süre çiğnedikten sonra yutkundu. "Seni eve bırakayım mı?"

Çağın onun dediğine güldü. "Kendim gidebilirim."

"Ama bu flörtlük meselesi. Seni eve bırakmam gerekiyor."

"Gerek yok, boşuna taksiye para ödeyeceksin yine."

"Sevgili flörtüm, zenginim diyorum, parayı çar çur harcayabilirim diyorum, neden anlamıyorsun?"

"O parayı gelecek için biriktir ve bir altın usta aramana gerek kalmasın diyorum ben de."

"Bu parayı biriktirmek sadece bir pislik topluluğuna bakacakmış gibi hissettirir." Diye homurdandı Özgen ve Çağın'ın garip bakışlarını gördüğünde gelişigüzel bir şekilde, "Bu para bana biyolojik babam tarafından veriliyor." Diye devam etti. "Bu yüzden biriktirmenin bir anlamı yok."

Çağın, onun anında düşen yüzüne baktı ve bilinçli bir şekilde konuyu değiştirdi: "Sen hâlâ otelde mi kalıyorsun yoksa evine geçtin mi?"

"Tamam, bir süre daha otelde kalacağım." Özgen, birkaç patatesi eline aldı ve birini mayonez birini de ketçaba batırırken ikisini de aynı anda ağzına attı.

"Otelde rahat mısın?" Çağın, onun hızlı hızlı yemesine baktı ve kaşlarını çatmadan edemedi. "Boğulacaksın, biraz yavaş ye."

"Sabah bir şey yemedim ki," Özgen, ağzında patates ile homurdandı ve bir tane daha patates aldı. "Tek öğünüm şu an karşında gördüğün dana burger."

"Neden? Miden mi rahatsız?"

"Hayır, canım istemedi..." Diye mırıldandı Özgen ve Çağın'ın kaşlarını çatıp endişeyle kendisine baktığını gördüğünde, "Sorun değil, iyiyim." şeklinde devam etti sözlerine. "Sadece bazı meseleler var, anlatamadığım için özür dilerim."

"Özür dilemeni gerektirecek bir durum yok ortada." Derken derin bir nefes aldı Çağın. "Sana daha bir saat önce dememiş miydim, sen anlatmasan bile senin duygularını anlayacağım ve hep yanında olacağım. Bu yüzden kendini üzgün veya başka bir şekilde hissetme."

"Büyük adamlar gibi konuşuyorsun, sevgili flörtüm." Özgen onun dediklerini tekrar duyduğunda hem sevindi hem de utandı. "Görmesem otuz yaşında işini kurmuş temeli sağlam bir adam konuşuyor sanardım."

"Sadece biraz erken olgunlaşma meselesi," Çağın bunu ciddiye almadı. "Küçükken çoğu zaman yalnızdım ve çok fazla arkadaşım yoktu. Kitaplar okup dururdum, belki de bu yüzden sana böyle geliyordur."

Özgen, onun öylesine söylediklerini ciddiye aldı ve kalbinde bir sızı hissetmeden edemedi. Aklına küçük Çağın geldi; kendi yaşıtları orada bir sürü oyun oynarken o elinde bir kitap, ciddiyetle daha yeni öğrendiği kelimelerle cümleleri anlamaya çalışıyordu...

başyapıt ≡ bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin