60

3.2K 257 177
                                    

dolu kadehi ters tut,
kaçar gider.
&
dolu kadehi ters tut,
anamız babamız yok deriz.

•

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Eve geldiğinde, Özgen sessizliğe karşı bir süre duraksasa da sonunda ayakkabılarını çıkardı, üstündeki ceketi çıkartıp koltuğun üstüne atarken kendisini de koltuğa bıraktı ve bir süre tavana baktı hiçbir şey yapmadan.

"Aptal." Diye homurdandı, elinin tersini alnına koyarken. "Sen bir aptalsın."

Neden geri dönmek zorundaydı? İçeri girse ve o Gökay denen piç kurusu ile görüşseydi daha iyi olmaz mıydı? Annesine yaptıkları hakkında Gökay'dan ses kaydı alabilseydi – belki görüntüsünü de çekebilseydi...

Özgen, hastaneden çıktıktan sonra biraz daha aklıselim olmuştu ancak şimdi bu durumda kendisini daha kötü hissediyordu.

O sadece bir aptaldı.

Tabii, bunca yıldan sonra polisin bir şey yapıp yapamayacağı belli değildi, ancak Özgen yine de çabalamak istiyordu ve o kişilerin hak ettiği yeri bulmadan önce de acıdan kıvranmalarını istiyordu.

Ancak şimdi biraz önceki duyduklarını hatırladığında, bu his yerini sadece kendini küçümseme ve hiçbir şeyi becerememe tavrına dönüşmüştü.

Sahi, şu zamana kadar insanların kendisini sevmesini sağlayan ne yapmıştı ki hâlâ sevgi bekliyordu?

Ortaokulda istese de arkadaş edinemeyecek durumdaydı ve her yıl, hatta dönem de olurdu bu, okul değiştirdiği için asla o yaştaki çocuklar gelecek seneye böyle bir arkadaşlarının olduğunu hatırlamazdı. Lisedeki durumu da malûmdu, asla okula gitmiyordu ve gitse de kimseyle konuşmuyordu.

Kim böyle birisini severdi?

Özgen, aklına Çağın gelirken endişelendiğini hissetti. Belki de bu hisleri şu anki garip durumundan dolayıydı ve birkaç güne geçecekti; ancak yine de huzursuz hissediyordu ve birisine ihtiyacı vardı.

Üç yıldan sonra birisine sığınmanın ne olduğunu bile unutmuştu. Hem yabancı hem de tanıdık gelen, önceden annesinin ona sarıldığında içten içe duyduğu huzur gibiydi.

Birisinin olması Özgen'in düşüncelerindeki tek dayanak parçası olabilirdi.

Telefonunu eline nasıl aldığını bile bilmiyordu, rehbere girdi ve 'Çağın' ismine basmakta tereddüt etse de, sonunda aramayı gerçekleştirdi ve nefesini tutarak Çağın'ın cevap vermesini bekledi.

Çok beklemedi, birkaç saniye içerisinde arama bağlandı.

"Alo?" Çağın şüpheyle mırıldandı. "Özgen? Ne oldu?"

başyapıt ≡ bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin