149

984 123 322
                                    

Çağın'ın Nur ile tekrardan yaşamaya başlamasının üzerinden birkaç gün sonra, Özgen, Taha ile kararlaştırdığı gibi buluşmak için üstüne siyah şort ve salaş bir tişört giydi. Telefonunu eline aldığında, Çağın'a son gönderdiği, evden çıkmayla ilgili mesajın okunmadığını görerek iç çekti, sonra cüzdanını ve ev anahtarlarını cebine koyup ayakkabılarını giyerek evden çıktı.

Bu geçen günlerde, Çağın saat başı onu görüntülü arıyor ve iyi olup olmadığına, ilaçları alıp almadığına bakarken tonlarca soru soruyordu: İyi misin? Kötüysen yanına geleyim mi? Gece uyuyabiliyor musun? Eğer uyuyamıyorsan gece gizlice gelebilirim...

Özgen, bu tür bir ilgiye -hele ki Çağın'dan gelen ilgiye- uzun zamandır bağımlı hissediyordu ancak bu son zamanlarda artmış gibiydi. Belki de hep yanında olduğu için Özgen bunu fark edememişti -şimdi Çağın yanında olmadığı her zaman sanki bağımlı olduğu bir şeyden mahrum kalmış gibi her zaman onu arıyordu. Daha bu gece, babasını gördükten sonra nefes nefese uyandığı için elleriyle bir şeyi sarmalamak ve bacaklarını başka bir bacağa dolayarak başını o güvenli göğse yaslamak istedi. Ancak sonunda elini uzattığında, elleri sadece havayı kucakladı ve uykusu da bu şekilde dağıldı. Sanki soğuk bir gecede terk edilmiş gibi üşüdüğünü hissetti.

Düşününce, bu bağlılık kulağa hoş geliyordu. Yine de Özgen, bu davranışı sonrasında hiç uyuyamamıştı ve soğuk terler dökmüştü. Aklındaki bazı fikirlerin tamamen netleştiğini hissediyordu.

Bu dünyada, belki de en kötü insan tiplemesi karşısındaki kişiye bağımlı olanlardı. Özgen, annesi sayesinde bunu biliyordu -o kişiler sadece birisini görür ve onun için her şeyi yapardı. Şu anda bu durumu annesi gibi sayılmasa da, Çağın'a gösterdiği bu bağlılığın gittikçe artabileceği düşüncesi bile sırtının ürpermesine neden oluyordu. Normal zamanda bu şekilde ilerlemeyen düşüncelerinin gece yarısı raydan çıkması doğaldı, yine de Özgen'in sabaha kadar endişelenmesine neden olduğu için moralini ister istemez etkiliyordu.

Ya Çağın ölürse? O zaman tek başıma kalmayacak mıyım? Eğer ona aşırı bağlanırsam sonunda üzüntüden ölmez miyim? Özgen, bir çocuk gibi, sırf bunlar için endişelenip saatlerce sadece tavanla bakıştı.

Ancak bu düşüncelerini etkileyen başka bir şey, depresif döneminin gelmesiydi. Özgen, kalan biraz akıl sağlığı ile bunu fark edebilecek noktadaydı. Bu yüzden sadece düşüncelerini bastırıp boş vermek için elinden geleni yapıyordu.

Şimdi, tek tesellisi, Çağın'ın da buluşmaya gelecek olması ve onu görebilecek olmasıydı. Özgen, içinde yeşeren neşeye karşı ister istemez gülümserken buluyordu kendisini.

Kararlaştırdıkları restorana geldiğinde, içerisi tıklım tıklım doluydu ve Taha ile diğerleri üç masayı birleştirmiş bir hâlde oturuyordu. Özgen, mezuniyet sonrasında arkadaşlarını neredeyse hiç görmemişti ve sadece mesajlaşmalarda fotoğraflar atarsa nasıl değiştiklerini görüyordu. Yine de gerçek hayattaki değişim, onun beklemediği bir şekilde şok ediciydi.

Taha saçlarını tamamen uzatmış, kıvırcık saçlarını arkada topuz yapmıştı. Yüzündeki o çocukluk artık görünmüyordu, yanaklarındaki yağ gitmişti ve oldukça uzamıştı. Özgen, bir an tanıdığı sevimli çocuğun bu havalı çocuk ile bir alâkası olmadığını bile düşünmüştü. Şimdi bu şekilde, Taha'nın dört yıl boyunca yakındığı kızlarla sevgili olamama konusu gülünç görünüyordu.

Osman tamamen zayıflamıştı. Özgen, onun her gün spor salonuna gittiğini bildiği için bu zayıflamaya karşı çok tepki vermemişti ancak fark oldukça belirgindi. O an için, aslında iki sene boyunca yakışıklı insanlarla aynı sınıfta olduğu düşüncesi aklına geldi ve bir gülümseme bulaştı dudaklarına. Silemedi.

başyapıt ≡ bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin