72

2.1K 240 310
                                    

Kiara daha sonra Özgen'e e-posta adresini verdi ve bir süre kaç tane fotoğraf çektiğini saydı, tek bir fotoğraf için söz verdiği gibi beş dolar vererek Özgen'in anında daha da zengin olmasına neden oldu.

Çağın hepsini kenardan izlerken şok oldu ve hayatı sorguladı.

"Kaç tane beş dolar var orada?" Çağın, Kiara gittikten sonra Özgen ile beraber otobüs durağına doğru yürüdü. Yürürken Özgen'in dolarları saymadan kendisine verdiğini görünce şoku daha da katlandı. "Ve neden bunları bana veriyorsun?"

"Benim yüzümden hasta oldun." Dedi Özgen, kaşlarını çatarak Çağın'a baktı. "Sana kendimi affettirebilmek için emeğimle kazandığım parayı veriyorum."

"Hayır, bunu kendine saklaman gerekiyor." Çağın bir tomar parayı kabul etmeye cesaret edemedi. Bunun dolar olduğundan bahsetmiyorum bile. "Gelecek için yatırım, anlarsın ya."

"Ama geleceğim sensin." Dedi Özgen, kaşları daha da çatıldı. "Geleceğim senin üzerine kurulu şu anda. Sen öyle düşünmüyor musun yoksa?"

Çağın, onun sözleriyle kalbinin daha hızlı attığını hissetti ve sadece kulakları değil, yüzü bile anında kıpkırmızı oldu. "Cidden mi?" Diye mırıldandı. 

"Ah, eğer öyle görmüyorsan-"

"Hayır, hayır, görüyorum!" Özgen'in her an yine kendi içine kapanacak gibi görünen üzgün yüzüne baktı ve anında reddetti. "Benim geleceğim de sensin ama bunu demeni beklemiyordum, şaşırdım."

"Neden?" Özgen gözlerini tembelce kaldırdı. "Daha ergen bir çocuk olduğumu ve kendi geleceğim ile ilgili kararları veremeyeceğimi mi düşünüyorsun?"

Çağın: "..."

"Öyle bir şey demedim!"

Çağın ağlamak istedi!

"Ah." Özgen inanmadığını belli eden bir bakış atsa da daha fazla bir şey söylemedi, ellerini montunun içine koyarak yürümeye devam etti.

"Ellerin üşüyor mu?" Çağın, Özgen'in ellerini montunun cebine koyduğunu gördüğünde anında sahnesinin geldiğini hissetti!

Depresif bir insan bile sevgilisinin ellerini ısıtmasına karşı koyamazdı!

"Ah? Hayır." Özgen, Çağın'ın heyecanlı ruh hâlini anlayamadı ve sakince cevap verdi. Bakışları hâlâ önüne bakıyordu. "Sadece cebime koymak istedim ellerimi, buna neden takıldın?"

Çağın, ona cevap vermek istedi ancak burnu kaşındı ve başını yana çevirirken hapşurdu. Birkaç kez art arda hapşurduktan sonra burnunu çekti. 

"Sen üşüdün mü yoksa?" 

"Hm? Hayır–"

Çağın daha sözünü bitiremeden, Özgen ellerini montunun cebinden çıkardı ve Çağın'ın iki yandan sarkan ellerini aldı elinin içine. Sonra iki elini de montunun büyük cebine koydu ve elleri Çağın'ın parmaklarını hafifçe ovuşturdu.

Yüzüklü parmaklar Özgen'in ellerine nazaran daha soğuktu ve iki zıtlık Çağın'ın elinde hissedildiğinde, Çağın biraz mayıştı ve başını kendisinden birkaç santim kısa olan Özgen'in başına yasladı, ikisi yan yana ilerlerken Çağın içini çekti.

"Sınav zamanı hastalanmak çok kötü bir şey." Diye homurdandı, hasta olmak konuşma derecesini de etkilemiş gibiydi. "Fizik hocası çok zor sormuş, iki soruyu yapamadım... Neyse ki öğleden sonraki sınav felsefeydi. Ama onda da çok iyi yapamadım başım ağrıdığı için." Dudaklarını bir süre birbirine bastırdı, sonra hafifçe söyledi. "Annem bana çok kızacak."

başyapıt ≡ bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin