118

1.2K 174 182
                                    

Özgen, Çağın ile olan yakınlaşmasını çok fazla ilerletmedi ve bu yumuşak öpücükten sonra geri çekildi. Yatakta yatan ve nefes nefese kalmış Çağın'a bakarken bir kalp ağrısı hissetti, eli Çağın'ın kızarmış gözlerini okşadı yavaşça.

"Artık kendini yoracak derecede çalışma, tamam mı?" Diye mırıldandı. "Bu sadece senin psikolojini kötü yönde etkiliyor. Olmadı Seda'ya anlat her şeyi, bir sonraki psikiyatrist randevun ne zamana?"

"Randevulara gidemiyorum ki," Çağın sessizce mırıldandı. "Annem bu dönem nereye gittiğimi takip ediyor hep. Boş bir zaman bulamadım gizlice gitmek için."

Özgen, kaşları çatılırken kendisini Çağın'dan geri çekti ve tekrar oturma pozisyonuna geldi. Çağın'ı elinden tutup onun da oturmasını sağlarken sordu. "Annen psikiyatriste gittiğini bilmiyor muydu?"

"Hayır." Dedi Çağın, umursamazca. "Bilseydi neden olduğunu sorup durur, boşuna gitmemi istemezdi. Ve psikiyatrist randevusuna giden paraları babam ödüyor, her türlü işkillenirdi."

Buna karşılık ne diyeceğini bilmediği için Özgen, gözlerini masaya koyduğu poşete çevirdi ve "Lamba ve ampulünü aldım." Diye mırıldandı. "Bakmayacak mısın?"

Çağın, onun konuyu değiştirdiğini biliyordu ancak bu işine geldiği için bir şey demedi, yataktan kalktı ve peoşetten orta büyüklükte bir kutu ile küçük ampul kutuları çıkardı, Özgen'e kaşlarını kaldırarak baktı. "Hani sadece mavi renk alacaktın? Neden bir sürü renkte ampul var burada?"

"Şöyle ki," Özgen, yatağa boylu boyunca uzandı, ellerini iki yana açarken Çağın'a baktı. "Hepsi çok güzel gelmişti ve sen mavi dediğinde mavi gözüme o kadar da iyi gelmedi diğerlerine göre. Ben de hepsini alayım dedim."

"...o zaman neden beni arayıp hangisi diye sordun?"

"..." Özgen buna cevap veremedi, sadece düşünceli bir şekilde tavana bakarken dudaklarını birbirine bastırdı. "Hmm, prensip meselesi, yani sanırım. Eğer o renklerden hiçbirini seçmeseydin başka bir şey alırdım."

"Ama bana zaten bu renkler arasında seçim yapmamı söylemiştin?"

"Seçmeyebilirdin de?" Özgen homurdandı. "Sanki kafana silah dayadık seç diye."

Çağın: "..."

Özgen'in kafa yapısını asla anlayamadığı için sonunda boş verip lambayı kutudan çıkardı. Kendi siyah masa lambasının aksine beyaz olan bu masa lambasının görünümü daha naif ve güzel duruyordu. Tabii, bunda Çağın'ın masa lambasını ortaokulda alması da bir etkendi.

"Teşekkürler," Diye mırıldandı. "Parasını-"

"Ah, çok yorulmuşum!" Özgen, Çağın'ın sözünü keserken yatakta yan döndü, kollarıyla kulaklarını kapatırken bir top şeklini aldı. "Biraz uyuyayım bari, mutlak sessizlikte."

Çağın, onun para kabul etmeyeceğini bilerek başını alayla iki yana salladı ve lambaya sarı ampulü taktı, kendi lambasını fişten çıkarıp yana koydu ve beyaz lambayı Özgen'in söylediği gibi sol tarafa yerleştirdi.

"Sanırım buna alışamayacağım," Çağın kendi kendine mırıldanırken, soldan gelen ışığı test etti ve kaşlarını çattı. "Çok garip hissettiriyor."

"Birkaç gün içinde alışırsın." Özgen, onun sözlerini duyduğunda anında eski hâline döndü, sonra yatakta oturur pozisyona gelerek yumuşak bir ışık saçan lambaya baktı. "Siyah lamba rengi gereği çok fazla sıcak oluyor. Beyaz lamba ondan daha iyi, ellediğinde elin de yanmaz hem."

"Bu kadar ayrıntısına kadar araştırdın mı gerçekten?" Çağın, ne hissedeceğini bilemeyerek bakışlarını Özgen'e döndürdü. "Normal bir insan bunların hiçbirini düşünmez, biliyorsun değil mi?"

başyapıt ≡ bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin